30 Nisan 2011

candan ercetin, eskilerden..

Merak ediyorum
Rastlaşcak mıyız günün birinde
Herhangi bir yerde

O çağlayan ruhun
Sakin tavırlar ardına
Gizlenecek mi yine

Yıllar geçtikçe
Sıradan mı olacaksın
Yoksa yenilmeyip zamana
Sevdiğim gibi mi kalacaksın

Merak ediyorum
Ne yapacaksın
Benden sonraki hayatında

O alaycı gözlerin
Eğlenerek bakacak mı başkasına
Aklın bendeyken hala

29 Nisan 2011

cambridge düşesi

anası da görseydi bu düğünü, bu kutlamayı.. baktıkça bakasım geliyor o ne güzelliktir ya, maşallah, bence bugünü ulusal bayram yapsınlar, kraliyet ailesine böyle bir güzellik girdiği için,  kuğu gibi adeta, gelinliği de süper, sanırım herkes artık preses kate in gelinliği gibi olsun dicek :)))

27 Nisan 2011

bazen ben den de çok güzel fikirler çıkıyor, tebrik ettim kendimi :)

mutlu olmak zorunda her şeye rağmen,
maskeler boşuna mı bu yüzlerdeki
kim çıplak çıkar ki sokağa,
üzerine kıyafet, yüzüne maske, kulağında müzik
kibirli bakışlarla, villy wonka gözlükleriyle
onlarda bizden aslında

26 Nisan 2011

je ferai de toi mon essentiel

algıda secicilik, sarkılara dikkat kesilmecilik

duyduğumda başka bir boyuta geçiverir gibi oldum sadece ben vardım sarkı çalarken ve gözümün önünde beni üzen insanlar geçti durdu.... normalde etkilemeyen emre aydının bu sarkısı bugün içime çok işledi
.....
Bitiyorum her nefeste,ne halim varsa gördüm
Çok koştum , cok yoruldum ve şimdi bende düştüm,
............
Değmezmiş hiç, uğrasmaya bu kez mecalim yok hic dayanmaya....


ardından, dayan yalnızlığım çaldı
mutlu muyduk ki ? sade nefes aldık
bıktım artık uzatma, yaslan bana ağla

.....kal yanımda böyle sonbahar gelince
soysuzlar içinde kalma yalnızlığım
bak yenildik işte
zamanı gelince kalkarız belki de
dayan yalnızlığım

25 Nisan 2011

yıkıldım resmen

23 Nisan 2011

ma vie en rose

ma vie en rose u izleyesim geldi, ludovic şirinim benim :) hepimiz çocuk olduk ve böyle duygular arasında kalmışızdır. bir gün kız olacağına inanan güzel çocuk, kadınlık sanıldığı gibi kolay ve güzel değil buralarda, senin hayal ülkende olsak o oyuncak bebeğin dünyasında her şey ne kadar güzel,şeker kokulu ama değil.
çok mu önemli bu cinsiyet, içinde hissettiğini dışarı atmamak, ne hissettiğini anlatınca tuhaf karşılandığın bir hayatta evet çok önemli ama bunları aşmak uğruna yaşıyor bazıları,kim doğrusunu biliyor  ki bu toplumsal cinsiyet rollerinde, ya da kim karar veriyor,  insanlar o zaman pekala bunu daha farklı görenlere neden kapalıyız? samimi bir dille anlatıyor, ailesinin ilgisizliğini,kabullenmeyişini, ama çocuk inanıyor kendine, önemli olan da bu. maskelere takılıp kalan insanlar her zaman bir sıfat takarlar, çıplak gözüken yansıyan ruhlarsa her zaman marjinal görülür, ama onlardır en özgürü en içidışı biri, samimisi.

22 Nisan 2011

nerde kalmıştık :)

I was stuck in a very pensive mood last 4 days, teetering between having one impossible love and being blissfully content with my ordinary life, of course I chose the second one and  now I am quite well,  I find my balance
dünya günüymüş bugün, ankara'da güzel bir gün, çiçekleri okşadım, sokakta köpeklerimi sevdim,kediler ise pek yanaşmadı korkutan çok olmuş belli, markette  ihiyacı olana yardım etmeye çalıştım,kin beslediğim insanları nötrledim beynimden, dertlerimden sıyrılarak yürüyüşümü yaptım, yaşama sevincimi geri aldım bugünden, manevi dünyamı da güzelleştirdim, sıra ders çalışma da :)
hangi kuyrukta beklerseniz o yavaş ilerler, bunu da murphy demiştir ki doğru :)

murphy, bugün ben de bunu düşündüm, doğru

If anything can go wrong, will go wrong
şehrin lambaları sönüp taksiler azalınca
ezan sesi huzur verince
gökyüzü turuncu bulutlara hakim olup
bulutlar giderek birbirinden ayrılınca
mis gibi ferah sabah kokusu
sabahın güzelliği,
güneşin odamı pırıl pırıl yapması enerji verdi,
artık erkenden uyanmak çok daha güzel :)

21 Nisan 2011

hayvanları  sonradan tanıdığım insanlardan daha çok seviyorum, çünkü senle kötü olacak yapıları,fıtratları yok, senle oynarlar,eğlenirsin, rızkları senin elindedir verirsin yer, vermesin bekler, mutlu oyunlar oynarlar karşında..ihanet etmezler, arkandan iş cevirmezler, gözünün içne baka baka başkasıyla birlik olmazlar,saftır sevgileri ve paylaşmazlar..ama tabi insan yerini tutmaz ama  seni üzmezler,bir esnemesi bile yüzünü güldürür
gecen seneyi düşündüm de,kuşlar gibiydim sadece mezun olmak için deliriyorduk, arkadaslarla rezil olabildiğimiz kadar oluyor,tadını çıkarıyorduk, ne aşk vardı ne dert ne aramızda yalan vardı ne oyunbozanlık , özgür olsaydım aşka ihtiyacım kalmazdı evet..
neyse, flütümü de özlemişim uğraştım baya o da dertliymiş :)

how i met your mother iyi geldi :))

2011 eurovision şarkımız

eurovison şarkımızı dinlememiştim,bugün aklıma geldi dinledim. bilgisiz bir vatandaş olarak, sadece son saniyelerdeki bitiş müziği hariç beğenmedim ve sanki dön bak aynaya o sen misin hatırla  hatırla nerden geldiğini diye Ayna'nın çıkış şarkısı-dön bak aynaya- vardı ona benzettim ve yabancı bir şarkı vardı -dont you want  somebody to love- ı da anımsattı....
 dont you want  smb to love
don't you need smb to love?
wouldn't you love somebody to love?
you better find somebody to love!
sen içinde sev büyüt,tutkuyla ör duygularını
söylemeye çekin
makul zamanı bekle
aklı karışır diye içine hapset
başkası gelsin gitsin söylesin ona aşkını
oda olumlu olsun ona
sen de öyle apışıp kal.
olan oldu demek düşer bana
ya nörsma hayat bu, hep bir çekişme var
ders olsun bu sana
ama ben davamdan vazgeçmicem


(what's done cannot be undone...this is so because, emotional capital is all about investemnt in others rather than self, that is used up in interaction with others and is for the benefit of others. )
böyle bir zor günü nasıl geçiricem,Allah insana çekemeyeceği dert vermezmiş,demekki beni bu kadar sabırlı,güçlü görüyor. sevineyim mi bilemiyorum. bugün göürüşücekler :'(

20 Nisan 2011

mutluyken yazmıştım seni,gene severek okudum

Bugünkü masal,
hiç anlatılmamış olsun
Sadece aklımdan geçenlerin
Kağıda yansıması ve boyanmasından ibaret
yazılmalı demiyorum 
çünkü çok uzun..
bir hayli zaman alsın
vakit geçsin
o uyusun
rüya görsün
masmavi denizde
parlayarak kıyıya vuran dalgaların
sesiyle uyusun
sevdiği yasemin kokusuyla
mışıl mışıl
masal anlatılmasın bu gece
o bana özel kalsın
sadece yansısın rüyaya
ne bir söz söylensin
ne de sesi duyulsun
ansızın  kondurulan öpücük gibi
için ısınsın rüyada
masal bir dünyaya yolculuk
içinde sevdiğin herşey var
üzen hiçbirşey, korkutan hiçbirşey olmaz
sadece kapa gözünü ve istediğin masalın
hayaline dal..
bourdieu amca ben seni anlıyorum ama kendimi kimselere anlatamıyorum,derdimden uzaklaştırdın az da olsa beni,ödevi yazarken teorilerine odaklanmak, yeni kavramlar öğrenmek şu an iyi geldi bana..simgesel şiddet,habitus ve alan sermaye ilişkin beni kendime getirdi :))))) ah ben çok dertliyim, yarın olmasa keşke, görüşmeseler keşke. çaresizim yapcak bir şey yok
filler çarpışır olan çimlere olur


:(
kapıyı çaldıysam
o kapıda durmayı da bilirim

19 Nisan 2011

sevgimi ve tutkumu
anlatamadım bir türlü
kelebeklerin dansı içimde
her yeni gün
daha da heyecanlı yaptı beni

anlatamadım bir türlü
içimde kelebekler giderek artmakta,
çıkmak için telaşlılar
ama çıksalar dışarı
ömürleri kısa olacak
o ilgilenmeyecek
belki de reddedecek
oysa
içimde istediğim kadar yaşarlar
bugün değil bir gün anlatmayı
konuşmaktansa sessiz kalmayı
seni rüyalarda görüp bunu paylaşamamayı
yeğleyen ben,
ama kelebekleri durduramayan da ben.
                                                            

16 Nisan 2011

ingilizce calışmayı özlemişim,çok keyif aldım...

15 Nisan 2011

bu dönemki Ales sınavı geçen bahar dönemi girdiğim okulda olcak :)))

12 Nisan 2011

ağladım boyam aktı, her gün sana yenilişte...
havalar da insanların bizi şaşırttığı gibi şaşırtıyor artık ve insanların çok hızlı değişmesi gibi havalarda hızla değişiyor..bugün yağan karda bunu düşünüyordum..
gün geçmiyorki sayın seyirciler bir aksilik daha yaşanmasın..

9 Nisan 2011

ağaç falı ve benim ağacım, falım :)

Kestane (Dürüstlük)
Alışılmadık bir güzelliği vardır ama insanları etkilemek gibi bir derdi yoktur. Adil ve neşelidir. Doğuştan diplomattır. Çok kolay huzursuzluğa kapılır ama her türlü ilişkisinde hassastır. Bazen olağandışı davranır. Sevgili bulmakta güçlük çeker.

aman avcı vurma beni..

menim gönlüm senle düştü
senin gönlün ay balam, kime düştü :)

8 Nisan 2011

thoughts and deeds

 
Deeds, not words..
lafın değil,işin konuşsun..

oy pusulası, rota yorumlaması

Oy pusulasındaki sıralamaya kaderci yorumlamalar :)))

CHP genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak ise partisinin dördüncü sırada seçime girmesini şu sözlerle yorumladı: “Sıralamadaki yerimizi doğal buldum. Birinci sırada olmak birinci parti olmak anlamına gelmez. Önemli olan projelerinizle birinci sırada yer almak. Biz de bu konuda birinci sırada olduğumuzu düşünüyoruz. Biz dördüncü sıradaki yerimizi dört dörtlük olarak görüyoruz.”

MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural ise “12’den vurabilecek tek parti biziz. Hayırlı uğurlu olmasını diliyorum” dedi.
Sıralamada 13. olan ÖDP için yapılacak yorumu düşünmek bile istemiyorum..

Radikalden...

6 Nisan 2011

Cinselliğin Tarihi,M.Foucault..İlk 110 sflik kısım..

Burjuva sınıfının yükselişiyle başlayan 17. yüzyılda, cinselliği konuşmayı kontrol eden bir güç oluşmuştur. Cinsel yönelimleri ve bu yöndeki aktiviteleri itiraf etmek günah çıkarmada önemli bir yer tutmaktadır. 17. yüzyıl Hristiyan dünyasında günah çıkarmalar daha az açık anlatılırdı, olaylar daha geniş ve genel betimlenirdi. Zamanla, insanlardan sadece cinsel aktivitelerini itiraf etmeleri değil, isteklerini, arzularını, düşüncelerini, fantezilerini de dile getirmeleri beklenmiştir.  Cinsel isteği bir söyleme dönüştürmede bir baskı oluşmuştur. Foucault, bunu cinselliği eksiksiz ayrıntılarla anlatma diye nitelendirir.
Cinsellik üzerine söylemler, günah çıkarma, dinsel itiraflar alanından daha farklı yerlere yayılmıştır. Öncelikle, cinsellik kamuda ilgilenilen bir konu olmuştur. Yani, cinsellik mantık çerçevesinde çalışmalara dayandırılan, analiz edilen, sınıflandırılan ve istatistikî bir görüngü olarak görülmeye başlamıştır. 18. yüzyılda, insanlar nüfusu düzenleme adına demografik çalışmalar yapmışlardır. Vatandaşların cinsel hayatları kamusal incelemelere dâhil edilmiş; doğum, ölüm oranlarında, gayrimeşru doğumlarda önemli bir veri haline gelmiştir.
Cinsellik üzerine söylemlerde örneklendirilen ikinci olay, çocukların cinselliğidir. Foucault örnek olarak 18. yüzyıldaki okluları ele alır. Bu okullarda, cinsel temas engellenmiş, kız ve erkekler ayrı tutulmuş, ciddi kurallar konulmuştur. Örneğin, dersliklerin ayrı olması, yatakhanelerde belli bir düzene uyulması bu tip düzenlemeler cinselliğin örtülmesinde rol oynamaktadır[1]. Kaynağında, cinselliğin kısıtlandırılması vardır.  Çocuklara cinsellik hakkında nasıl konuşulması gerektiği öğretilmesine rağmen yani, çocukların akıllarındaki her şey cevaplanmış, oturmuş, sapkın anlayışlardan uzak olarak yetiştirilmiş olsalar bile, geniş anlamda, çocukların cinselliği kamunun sorununa dönüşmüştür. Gençliğin cinsel hayatının doğru ve mutlu bir şekilde oluşturması artık kabul edilemez bir şey olmuştur.
Foucault, cinselliğin birçok söylem içinde de kontrol edildiğini ifade eder. Psikiyatri ve hukuk söylemlerinde de cinselliğin odak noktası olduğunu belirtir. Kanunlar, cinselliği meşru ve heteroseksüel bir çerçeve içine koyup bunun dışındaki her hazzı yasakladığını, cinsellik üzerine çalışmaların sıklaştığını belirtir. Cinsellik hakkında daha çok konuşulacak şey olduğunu söyler. Foucault bir örnek verir: ağır işlerde çalıştırılan, fakir bir tarım işçisi küçük kızlara kendini elletmesi sonucu tutuklanır. Tutuklandıktan sonra birçok psikolojik kontrole tabi tutulur. Bu aslında çok normal bir olgudur çünkü köydeki cinsel aktivitenin sıradanlığı, kır yaşamındaki bu zevk olgusu sadece fakir biri yaptı diye kolektif bir dışlamaya, hoşgörüsüzlüğe, yargı eylemine, klinik kontrollere konu olmuştur.[2] Ortaçağda, cinsellik üzerine söylemler Hristiyan ahlakı ve günah çıkarma üzerine şekillenirken, 18.yüzyılda daha farklı din dışı olaylarda da cinsellik sorgulanmıştır.  Foucault, analizlere bir itiraz gönderir cinsellik üzerine söylemlerin artışı cinselliğin bir gizlilik-mahremiyet gerçeği olduğunu yansıtmaz mı? Cevap, bu mahremiyet-gizlilik nosyonu cinsellik söyleminin kendi içinde bir parçasıdır. Konuşmalarımız eğer bir sırsa, gizlenecek bir şey ise, bunları örtmeye yönlendiren nedir diye sorgular.
Baskı hipotezinde belirtilen iktidar ve cinsellik ilişkisi, iktidar gücünü cinselliği gizleyerek uygulamaktadır: onunla ilgili konuşmayarak, onu düşünmeyi engelleyerek. İlk bölümde, Faucault cinselliği baskı altına almaya çalışan bir otoritenin varlığından ve giderek cinselliğin giderek konuşulurken bile utanılan bir şey olduğunu anlatır. Ortaçağ’da ve Rönenans’ta, cinselliğe karşı özgür ve rahat tavır takınıldığını anlatır, cinselliğin bir haz olarak düşünülmesi ya da anlatılması, paylaşılması, ayıp ya da yasaktan öte normal olarak bilinmesi o dönemlere özgü kaldığını söyler. Bu özgür ve rahat tavırlar burjuvanın gücü ele geçirmesiyle birlikte bir ayıp, yasak haline gelmiş ve dinsel açıdan da insanların kendilerini mutsuz hissetmesine, kendilerini günahkâr olarak görmelerine neden olmuştur. Foucault’nun ' ana tartışması ilk bölümde, yasaklanmak yerine, cinsellik hakkında konuşmanın 17.yüzyıldan beri artmasıdır ancak cinselliği konuşma yolları da değişmiştir. Son üç yüzyılda,  cinsellik kelimesi tamamen farklı anlamlara sokulmuştur. Son üç yüzyılda, cinsellik giderek bilginin odağı haline gelmiştir ve insanlar bu bilgiyi kontrol edebilmektedir, sınır koyabilmektedir. Basit ve tutkulu olarak görülen cinsellik artık, daha karmaşık, sosyal bilimlerde, tıpta, hukukta farklı yorumlanmış, otoritenin baskısı sonucunda da giderek saptırılmıştır. Değinilen başka bir nokta, cinsellik söyleminin çeşitliliğidir. Artık, demografik çalışmalarda, tıbbi araştırmalarda, ceza kanununda, okul kurallarında cinselliğin gölgesi bile barındırılmamaktadır. Hükümetlerin üremeyi kontrol etmesi, devletin ihtiyacını karşılayacak bireyler olarak görülmesi cinselliği gerçek anlamından uzaklaştırıp, ona bir araç-aracıymış gibi bakılmasına neden olur.  İnsanların böyle bir düzene uyması, onların akıllarında daha çok merakın oluşmasına ve farklı şekillerde cinselliği tecrübe etmelerine yol açabilecektir. Cinselliğin bir hükümet politikasında araç olması, ekonomide veya politikada bazı kararlarda belirleyici olması onu iyice kamusal alana yerleştirmiştir.
Önceden, cinsellik söylemi sadece evlilikle etkileşimdeyken şimdi bu evlilik kategorisi dışındakiler (çocuklar, homoseksüeller, akıl hastaları) cinsellik söyleminde odak noktası olmuşlardır. Evlilik bağlarındaki bozulmalar iki arasında yaşanan sorunlardan öte devletle kişi arasında bir bahis konusuna hem de kamuyu ilgilendiren olaylar silsilesine dönüşmüştür. Foucault, çocukların cinselliğinde ailelerin, öğretmenlerin, bakıcıların nasıl çocukları özel alandan uzaklaştırdığını anlatır.
Cinselliğe ilişkin söylemlerin artışı, yasaklanışı, ayıp olarak görülmesi cinsel uyumsuzluğun da güçlenmesini sağlar. Birçok konuda detaylarına inilmesi, deşilmesi, toplumların sürekli söz etmesi cinselliğin daha çok gizlenmesine, ona dikenli tellerle çevrili olan mahremiyet alanına girmesine neden olur. Cinsellik dendiğinde artık, akıllara normal bir aktiviteden, yaşamdan daha çok sapkınlıklara, patolojik bozukluklara ya da taşkınlıklar akla gelir ve toplum bu tür şeylere bireysel olarak ilgi duysa da kolektif ortamlarda tepki vermektedir.
Cinselliğin hakikatini üretmek için iki yöntemi ele alır. Çin, Japonya, Hindistan, Arap-Müslüman toplumları erotik sanat yaratmış toplumlardır.  Doğu ülkeleri genelde, keşfedilmemiş, gizli kalmış, erotizmin doğduğu yer olarak düşünülür. Erotik sanatta, haz her şeyden önce kendine göre alınır, yararlılık ölçütüne göre değildir. Bu yüzden bu deneyimlerde gizli kalması gerekenler oluşur. Batı uygarlığı ise bu duruma sahip değildir ama cinsel bilimi uygulayan ilk uygarlıktır. Bilim-iktidar biçimine göre düzenlenen düzeni ve cinselliğin ne ölçüde kullanılacağını kontrol eden mekanizmaları incelemiştir. Yaptığını bir başkasına anlatma ve bunlardan suçluluk duyma toplum tarafından örülmüştür, hakikatin itirafı, iktidar tarafından önemli bir yöntem olarak görülmüştür. Bu itiraflar, adalete, tıbba, eğitime, aile ilişkilerine kadar uzandı. Duygular, düşler, yapılanlar hep itiraf edildi, başkalarına söylenmesi olanaksız çoğu şey zevkiyle acısıyla birlikte itiraf ettirilmek zorunda kalındı. Dil, düşünce yasakları insanları itiraf etmeye zorlamıştır. İtiraflar dinsel bir olguyken günümüzde, doktorların, eğitmenlerin de aracı haline gelmiştir. Cinsellik, sorgulandı, kontrol edildi, başka toplumlarla karşılaştırıldı, kaydedildi, yayımlandı, yorumlandı. Cinsel itirafların zorla elde edilmesini sağlayan bu geleneksel ve büyük otorite bilimsel biçimlere de oturtulmuştur. Doktorun hastasını konuşturarak klinik bir biçimde kodlanması yoluyla insanın deneyimleri açığa çıkabilir. Hipnoz, serbest çağrışım ve anket gibi bazı metotlar bu işi kolaylaştırmaktadır. Çoğu zaman, kötü şeylerin nedeninin cinsellikten ötürü olduğu savunulur. Olur olmaz her şeyin nedeni cinsellik olarak görülmüştür çünkü buna sınırsız bir tehlike gibi bakılmaktadır. İtiraf etme aşamalarında karşındaki insana itiraf edene bilgi vermez aynı bir otorite gibidir senin yaşadıklarını alır ama sana kendinden bir mahrem bilgi vermez. İkili oynamaktır bu, konuşmalar monolog gibidir. Dinleyen ise bir insandan çok hakikatin efendisiymiş gibi davranır. Erotik sanatla kopan bağ, cinsel bilime yönelmiştir.
İlk olarak cinselliği mahremiyet olarak anladığımız için onun açılıp bakılıp, incelenmesi gereken bir şey gibi görürüz. İkinci olarak, kendi hakikatimizi saklayan bir şey olduğunu düşünüp başkalarına bunu anlatarak itirafta bulunuruz. Cinselliğin mantığı kişiliğimizi ve sosyal hareketlerimizi belirler.
Foucault'nun amacı cinselliğe neden bu kadar çok vurgu yaptığımız ve yer verdiğimizi ve onu neden kişisel özgürlüğümüzü ve hakikati açan bir anahtar olarak gördüğümüzü belirlemektir. Psikanalistlerce arzular, baskıcı güçler tarafından yaratılır ve bu bağımsız bir güç değildir. Arzular, sadece birini istediği bir şeyden uzak tutan baskıcı güçler olduğunda var olur. Baskıcı güçlerde, cinsellik ve güç arasında negatif ilişki vardır. Cinsellik her zaman gücün denetimindedir. İktidar bir kanun gibi cinselliğin nasıl anlaşılması gerektiğini belirler. İktidar, cinselliği yasaklar ya da sınırlar. Gücün tek taraflı bir karaktere sahip olduğunu vurgular. İktidarda, cinselliğe yasalarını dikte ettiren bir şeydir. Güç, konuşur ve kuralları koyar, cinselliğin üzerinde bir yasaklama yasası uygular.
Sansür ise, ona izin olunmadığını olumlamak, onun söylenmesini engellemek, onun var olduğunu reddetmektir.  Basittir, yasak olandan söz edilmez mantığı vardır. Gücün herhangi bir ilişkide her noktada oluşabildiğini vurgular. Cinselliğin kendimize ait olduğunu unutup, onun çok uzaklarda, gizli olduğunu, elde edilemez bir şey olduğunu toplum tarafından öğreniriz. Hâlbuki cinsellik her şeyin nedenidir.
Foucault'un iktidar analizi tek taraflı iktidar ilişkisi açısından cinsellik tartışılamaz olduğunu göstermiştir. Foucault, dört kuralı araştırmasında bir rehber olarak ayarlamıştır
(1)İçkinlik Kuralı: Bilgi ve iktidarı her zaman bağlantılı olarak görmeliyiz. Cinsellik hakkında neler bildiğimizin farkında olmalıyız ve cinselliği öğrenirken iktidar ilişkilerinin bizim irademizi yönlendirdiğini bilmeliyiz.
(2)Kesintisiz Değişkenlik Kuralları: İktidar kendini durağan ilişkilerde göstermez. Bunun yerine, Foucault, ‘’değişim şeması’’ iktidar ilişkileri doğası zamanla kayabilir." Örneğin, çocuk cinselliği, önceleri ebeveynlerin ve psikiyatrların doğrudan kurulan bir ilişki çerçevesinde sorunsallaşmışken, bazen de ebeveynlerin cinsel etkinlikleri doktorla çocuk arasında bir ilişkide sorgulanabilir.
(3)Çifte Koşullanma Kuralı:  İktidarın tüm yerel merkezleri daha geniş stratejilerin parçasıdır ve tüm geniş, büyük stratejiler iktidarın yerel merkezine güvenir ama hiçbiri birbirini geçmeye çalışmaz.
4) Söylemlerin taktik çok değerliliği kuralı: Söylem çok farklı yollarla çalışır, söylemde basit bir ilişki yoktur ve sessizlik her zaman baskıyı ima etmez.
Cinselliğin iktidar tarafından bastırılacak bir şey olmadığını ve bunun dikkatli araştırmalarla keşfedileceğini savunur. Cinselliğin farklı güç ilişkilerinin çeşitliliğini barındırdığını olup bunu da sosyal bir yapı olduğunu savunur. Asıl cinsellikten anlaşılması gereken, duyuların ve hazların birlikte katılımıyla stratejilerin inşa edilmesidir.
Kadın bedeninin histerikleştirilmesinde, ilk olarak cinsel nesne olarak görülmekte ve ikinci olarak da üretimin gerçekleştiği yer olarak görülmektedir. Kadının doğurganlığı, toplumun çıkarlarını ve kontrolleri ilgilendirmektedir. Bu yüzden cinsellik, toplum için de önemlidir. Cinselliğin araştırılması, bir bilim dalı olarak da görülmesi, aydınlatılması iktidarın karışabileceği bir konudur. Cinsellik,  yönetim ve iktidar bağıntılarında en büyük araçsallığa sahip öğelerdendir.
Çocuk cinselliğinin eğitbilimselleştirilmesi, bu tip davranışlarda çocuğun yaptıklarının doğal ve normal olduğunu kabul etmeyen ailelerde ve toplumda, bunlar çürütülmek istenmekte ve mastürbasyonu günah olarak görmenin karşısında savaşmaktadırlar.
Üreme davranışlarının toplumsallaştırılması ise çiftin doğuma özendirilmesi, mali yardımların yapılması ve toplumun önünde dile getirilmesidir. Bu tip stratejilerin amacı, cinselliğe karşı bir mücadele midir, bu soru tartışılmaktadır.
Toparlamak gerekirse, cinselliğin giderek ayıp sayıldığı toplumumuzda, iktidar cinselliği araç olarak kullanmakta ve kadın bedenine ait politikalar üretmektedir. Toplum düzenini oluşturan pek çok kuralın içinde cinselliğe karşı bir engelleme, uyarı vardır. Her kötülüğün içinde cinsellik var sayılmıştır ve sınırsız tehlike olarak görülmüştür. Toplum tarafından iyice gizlenilen cinsellik, bir taraftan da merak edilen, en çok sorgulanan konudur.










[1] M.Foucault (2007), Cinselliğin Tarihi, İstanbul: Ayrıntı Yay.sf:28

[2] M.Foucault (2007), Cinselliğin Tarihi, İstanbul: Ayrıntı Yay.sf:31.



tchau minha linda princesa
23mart,brezilya

muhallebinin kıvamı sulu olduğunda ne yapılır?

muhallebinizi son anda kurtaracak bir püf noktası:



hazır puding kullanmayıp,1 litre süt, 4 çorba kaşık şeker, az ölçülü nişasta , vanilya ile muhallebi yaptıysanız, pişirmeye başladığınızda tadı hariç kıvamını anlayamazsınız,kaynamaya başlarken eğer size sulu geldiyse eminim benim gibi direk pişen sulu muhallebiye nişastayı dökersiniz,o da içinde hamur olur top top ağza gelir,hiç de hoşa gitmez. böyle bir olayı yaşamamak için, eğer muhallebinizin kıvamı suluysa,ocagın altını kapatın, başka bir kapta süt ya da suya koyun istediğiniz kadar nişastayı,pirinç ununu,ve karıştırmaya başlayın,iyice homojen olduktan sonra pişen muhallebiye katın ve karıştırın,içine hapsolucak ve kıvamı giderek koyulaşıcak,pişirmeye devam edin görüceksiniz ki top top olmayacak :))

4 Nisan 2011

gene yalından...

his hala aynı da, yol hala ayrı mı?
güç hala onda mı, aklın mı yoksa aşkın mı?....
şu kpss ye çalışıp bir de son günlere doğru özelde iş bulursam çok yanarım bu çalışmalarıma ama artık para kazanmak istiyorum..
kpss içinde sözüm olsun mayıs ayının sonunda kadar: iktisat,maliye ve hukuk bitmiş olacak :) belki sonra eski nörsma olurum,mutlu mutlu gülümserim çevreme,şarkı söyler dolanırım...

büyük lokma ye ama büyük konuşma

Zaman durur sana aşkım durmaz..



nörsmaaaa

urban legends-1998

Gerçek Efsaneler (1998) yapımı gençlik,gerilim filmi. Bu filmi izlediğim günü çok iyi hatırlıyorum,ortaokuldayım, 2000 yılına daha girmemiştik, mart sonu günlerden cuma,ailem de evde olmadığından aklımca eğlenicektim. Filmin giriş müziğinden başlayıp  oyuncuların adı geçtiği son bölüme kadar put gibi izlemiştim, o yaşıma kadar izlediğim en güzel filmdi, ve bu filmin bağımlısı olmuş, repliklerini ezberlemiş,oyuncuları yakından takip etmekteydim.
jared leto hayranlığım burda başlıyor zaten. üniversite sona kadar yani 2010 yılına kadar aklıma geldikçe izledim. hala bana çok sürükleyici ve iyi bir senaryo gibi gelirdi,jaret letoya hayrınlığım artmıştı ama hakkaten hayatımın filmi olmaya aday,çünkü aynı durumu şu an 22 yaşındayım ve yaşamaktayım, filmin korku ve olagandışı, efsanevi konularını atarsak, iki yakın arkadaşı yaşadıkları şu an benim hayatım da da var, bilmiyorum acaba kim katil olucak kim kurban olacak,ya da kim sevdiğine kavuşacak?

3 Nisan 2011

içimdeki gizliliklerin gülümsemesi bugünlerde arttı bakalım dışarı ne zaman çıkacak :)
sadece başkalarının üzüntüsüne  üzülmek değil, eğer onların mutluluklarında da onlar kadar mutlu olabiliyorsan olgun insansındır.

1 Nisan 2011

recurring dreams

ben yapınca güzel olacak tabi...


gördüğüm rüyalardan film yapılsa vallahi oscar'a aday olur..

adı:hayaletli eyalet :)

oyuncular: hükümetin önde gelenleri, arkada gidenleri, halk, işsizler ordusu,
 N. ve İ.

türü: psikolojik, dram, fantastik komedi, romantik



 
Ey güzel Rabbim, herkesin rızkını veriyorsun, bugün bunu bir daha anladım..
gümüş renkli bir gün

Etiketler

göbek eritme (3) candan erçetin (2) kanarya (2) temizliği (2) tubun faydaları (2) 19 (1) 1970 (1) 200 tane gezegeniniz varmış gibi yaşıyorsun ancak yalnızca bir dünyamız var (1) 35 ölü (1) A1 (1) AGİT (1) Affrican Commission (1) Afrika Şartı (1) Madde 19 vatandaşlıktan çıkarılma (1) Mahkeme (1) Mariami Abduselişi (1) O beni “Herhalde” sevmiş. (1) Women's Rights (1) acıtıyor (1) adım google'da çıkmasın (1) algı gerçektir (1) altın (1) altınları (1) amniyo sentez (1) amniyosentez (1) ankara (1) arama motoru (1) asma (1) auto erotic asphixication (1) ayak (1) ayak temizliği (1) azınlık hakları (1) ağlamak (1) ağız kokusunu önlemek (1) babet yara yaptı (1) bahar (1) baklava (1) bakım (1) balböceği (1) barış manço (1) batı trakya türkleri (1) bel kemeri (1) brokoli salatası (1) brugge porselen (1) brütüs (1) bulantı (1) buzdan müze. (1) böğürtlenimsi (1) can dündar (1) caught in the middle (1) cemal süreya.. (1) depeche mode (1) deprem (1) dirsek bakımı (1) diş eti (1) diş ipi (1) diş sağlığı (1) dondurma (1) dondurucu soğuk (1) downsendromu (1) düğün davetleri (1) el ayak bakımı (1) el kuruluğu (1) el nemlendiricisi (1) elma (1) elmalı cevizli puding (1) fahri (1) forum (1) foça (1) free love (1) funda arar (1) geceler. (1) genetik hastalıklar (1) genç (1) godotyu beklerken (1) google (1) gögüs (1) gökçe (1) güney afrika (1) güneşli bir sabah (1) hakikat komisyonu (1) havilland krem (1) hepatit b (1) hitler (1) hocam (1) hz.muhammet (1) iktisat (1) ileri yaştaki kadınlar (1) ipuçları (1) ishal (1) istanbul (1) isviçre (1) italy (1) jane eyre (1) jinekoloji (1) jooble (1) jooble-tr.com/ (1) joseph (1) julide ateş (1) kadınlar için şınav (1) kafes temizliği (1) kanser riski (1) karartma günleri (1) karpuz çekirdeği (1) karsı dağların heybetinden mi gireyim?? (1) karın düzleştirme (1) kavun (1) kazaklı tüy =) (1) kilo almak (1) kissing you goodbye (1) konular (1) kpss (1) kuklagiller... (1) kusma (1) kuyumcu (1) külah (1) külah pasta (1) kırmızı turp (1) kızgın güneş (1) lavanta (1) lavanta çayı (1) leperuj (1) leyla ile mecnun (1) mekik (1) mengele (1) muhabbet kuşu (1) muhabbet kuşu bakımı (1) muhabbet kuşu banyo (1) muz sesleri (1) nara (1) nedensiz (1) nelson mandela (1) oldies (1) pamela anderson (1) patatesli börek (1) patatesli peynirli börek (1) patos (1) pervasız (1) peygamber efendimiz (1) peynir (1) phokaia (1) plastik su şişeleri (1) porselen bebek (1) poselen bebek (1) push up (1) rafet el roman nerdesin (1) roboski (1) sarı lira (1) sayesinde (1) sende mi brütüs (1) senede bir gün (1) sivrisinek (1) sivrisinek kovar (1) soframız (1) sor dağılımı (1) sosyal (1) soğan (1) star tv (1) storia di un tale (1) su (1) suluk (1) sus küçüğüm söz büyüğün (su küçüğün söz büyüğün (1) süt (1) sınav nasıl çekilir (1) sırt yağı eritme (1) tam buğday ekmeği ve faydaları (1) ters mekik (1) the gummy bear (1) the pierces (1) tooner dolls (1) torba (1) trt haber (1) tuttu fırlattı (1) tüylenmiş kazak (1) uludere (1) under the tuscan sun (1) uygun ayakkabı seçmek (1) vasiyet (1) yalnızlık 2013 (1) yalnızlık kalbimin ilelebet sahibi (1) yaz salatası (1) yağ yakan besinler (1) yağ yakma (1) yeni logo star tv (1) yeşillik (1) yorgun (1) yorulmadan zayıflama (1) yumurta (1) yüzünden.. (1) zayıflamak (1) zeybek vs yunanistan davası (1) çanta (1) çat pat deil sular seller gibi (1) çıtır börek (1) çığlık (1) ölüm orgazmı (1) öteki kadın (1) özel geceler çin (1) üniversite (1) şınav (1)