özerk yalnızlık benimkisi.

sana layık bir kul olamadık

4-5 yıl önce arabada denk geldiğimiz dini bir şarkı vardı, ilahi desem belki daha doğru olur. dinlerken çok uzaklara dalıp gitmiştim, şimdi yazı yazarken nedense aklıma geliverdi, youtube dan buldum. çok içten bir sarkı,insanı kendine getiriyor :(

yolunda a.ş.

"Ayazınla beni tehdit etme Ankara, hayallerimi yaksam Ağustos'u yaşarsın''

nabi' den

bende yok sabra mecal, sende vefadan zerre. iki yoktan ne çıkar, fikredelim bir kere.


<nabi> (sabahattin eyüpoğlu-mavi, sf.66)

mevlana-mesnevi

eski kitap alınan satılan yerlerden neredeyse bedavaya getirdiğim bir kitaptı mesnevi...
Mesneviyi okumamış olmanın verdiği heyecanla derlenmiş bir kitabı bir gecede bitirdim.. ve neden daha önce okumadık ki biz bunu dedim, neyse geç de olsa güzelce sindirdim...


 gençlere,çocuklara okumalarını siddetle oneririm..internetten baktım ilgili bir blog da buldum, burada paylamak isterim..umarım sahibi de kızmaz =)

http://onlinemesnevi.blogspot.com/2007/09/hikaye2.html

kilo verdiren besinler

aslında hareketli biriyim ama kış geldi mi boğazıma daha düşkün olmaya başlıyorum daha doğrusu daha çok yağlı-tuzlu-baharatlı şeyler yemek istiyorum. bu da kilo almama, irileşmeme neden olabiliyor...
bu derden muzdarip olanlar için aklıma gelen bazı yağ yakan besinleri açıklamanın yaralı olacağı fikrindeyim, buyrun o zaman,

1.yumurta: sabahları yumurta t üketmek gün boyu karnınızın tok kalmasını sağlayacaktır.mineral açısından çok güçlü kalori olarak çok düşük olan yumurta, yağ yakmak için oldukça ideal bir gün başlangıcıdır..

2.elma: gün içinde tüketmekten erinmeyin, 2 veya 3 adet tüketin. elma seker ihtiyacını karşılayacak, etkili bir antioksidan olacaktır. elma yerken çalıştırdığınız kaslar da cabasıdır..

3. sarımsak: çiğ ya da azcık pişirilmiş halde tüketmeniz kolestrol düzeyinizi dengeleyecektir ve mikroplara karşı dirençli yapacaktır.

4. maydanoz: etkisini anlatmama gerek yok, limon sıkıp tüketin faydasını göreceksiniz =)

5.mercimek: haslayın yiyin,çorbasını yapın için.. kalori olarak düşük ama enerji açısından çok yarayışlıdır...

who comes evladım?

love comes sometimes but when it comes, you have been in a different place., thats for sure

kadınlar için sınav tekniği

bir oda içinde yapılacak en iyi work out benim için sınav çekmektir. ama o kadar zor ve yorucudur ki hep onu ertelemekle geçti ömrüm diyebilirim. ama yaklaşık bir yıldır keşfettiğim kadınlar için özel şınav tekniği bu erteleme işimi tam tersine en sevdiğim egzersiz türü haline getirdi. günde 20 kere yapılsa kafidir diye düşünüyorum.

zaten egzersiz yapmak isteyen bir kadın, youtube dan yüzlerce video izleyerek uygulayabilir. tabi, ordaki kadınlar bizim gibi ham olmadığı için 5 dakika içerisine birçok hareketi sıgdırmakta. üzülmemek lazım, ben şimdilik en basitini burada paylaşacağım. basit ama süper bir başlangıç olabilir.

günde 20 kere yapmakla başlayın derim, uzun dönemde çok faydasını göreceksiniz. özellikle, 30lu yaşlardaki kadınlar için sırt yağlanması veya gögüs sarkması gibi görsel bozuklukları geciktirme etkisi olacaktır. deneyin görün..

unutulan ayak bakımı, ne kadar da gereklidir bir bilseniz..

bir insan bence ayağından belli olur, bir de ellerinden ama el her zaman göz önünde olduğu için daha dikkat edilir. ama zavallı ayaklarımız gün içinde bizi taşıyan bedenimizi hizaya getiren, hareket etmek için gerekli olan organlarımıza pek önem vermiyor gibiyiz...

bunda giyilen ayakkabı oldukça önemli, eğer ayakkabı tabanı çorabınızla iyi anlaşamazsa, ayak tabanınız tahriş olabilir. bu yüzden içi gerçek deri olan ayakkabıların tercih edilmesi gerektiğini düşünüyorum.. ayakkabının iç tabanı ile çorap uyumlu değilse ayak derisi kolay kızarıp pul pul olabilir.

ayakkabı alışverişi için en uygun zaman öğleden sonrasıdır ve giydikten sonra içinde parmaklarınızı hareket ettirmeniz ayakkabının sizinle uyumlu olduğunu gösterecektir, çok ince ve çok kalın çorapla denememek gerek..

eğer arkası sıkıyorsa ve topuğunuzu yara etmeye meyilli ise, ayakkabıcıya dövdürün arkasını ve topuk kısmına yükseltici bir sünger ekletin, topuk tabanını yükseltin. görün daha rahat edeceksiniz. yara olmuş topuklar hiç de iyi bir görüntü sunmuyor çünkü.

tırnakları çok uzatayım, güzel gözüksün derken, dar uçlu ayakkabı giyildiğinde tırnaklar diğer parmağın etlerini zedeleyebilir, can yakabilir, bu yüzden çok derin olmamakla birlikte ayak tırnaklarının düzgünce kesilmesi gerekmektedir.

yazın deniz kumlarında çıplak ayakla yürümekten çekinmeyin, doğal bir peeling olacaktır, günşlenirken ayaklarınızı ihmal etmeyin, güneş direk yakar.

en az haftada iki kere ayaklarımızı tuzlu suyun içinde dinlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum, tuzlu suyun iletkenliği sayesinde vücutta biriken negatif elektiriği alacaktır. mümkünse toprakta da yürümeyi öneririm..

oje sürüldükten sonra en fazla bir hafta bekletilmeli, tırnakların da hava alması ve sararmaması için.

ayağınızın tabanına uygun bir ayakkabı bulmanız lazım, bunu tabanlık alarak da uygulayabilirsiniz, kendi formunu aldıran tabanlar mevcut..

bacak bacak üstüne atmak dahi ayakların şişmesine neden oluyor diye düşünmekteyim bu yüzden bu eylemi hiç yapmamanızı tavsiye ederim, evde mümkünse ayaklarınızı bir tabureye uzatıp tv izlemek, kitap okumak daha iyi olacaktır.

geceleri yatmadan evvel yıkayıp kremlersek ve bazı günler de pudralarsak gerçekten ayaklarımız bizi uzun yıllar ağrısız sızısız hareket ettirmeye devam edecektir.

forever not yours

dinlersin ve soyutlaşıverirsin bir anlığına.. tıkanır ferahlarsın ....

çok seviyorum bu sarkıyı..

19 kasımın özeti

kendimi soyut hissederken bir o kadar da mutluyum ben =)

durum bundan ibaret

sevmediğim her şeyi hep en sona bırakırım,
                amaa
sevdiğim yemeği de en sona bırakırım..

kilo almak ne zevkli bir değişim yahu...
yürüyerek gidipp gelmeleri artırmak kilo vermeya yardımcı olmuyor anca kas yapmaya yardımcı oluyor.. çünkü yürüyünce daha çok acıkıyorsun daha fazla yemek yiyorsun.. bu yüzden tok karnına yürümek daha faydalı diye düşünüyorum.. parkta gördüğüm çoğu insan sabahın erkeninde aç olarak geliyor eve gittiğinde kahvaltı sefası yapıyorlar..

minnoş kedicik

bir ara dünyadan bağlantımı kesmiş, hayal kurar bir halde yürürken kulağıma miyavlamalar gelmeye başladı, gerçek hayata döndüm, ses nereden geliyor diye bakındım. her taraf karanlık olduğu için yerde birşeyler seçebilmek oldukça zordu, sonra nedense kafamı yukarı kaldırdım, ağacın dalları arasında minnoş bir kedi, çıkmış inememiş, ilkin başında durdum insin diye bekledim, cesaret edemedi, dalları elimle indirdim yok gene olmadı. parkın çıkısındaydı bu ağaç. parka girmek de istemiyordum iti kopuğu malum cebecinin, tekin yer değil. neyse girdim parka, ağaca doğru uzandım, bir iki aralık çıkıverdim ağaca, minnoş kedi bana gelirken öyle güzel gözlerini kıstı ki, sanki mutlu olacakmış gibi, o an dünyalar benim oldu sanki, güzelce kucakladım ve indirdim. sevdim, elime yatıp kafasını koydu, sonra hemen süratle diğer kedilerinin yanına gitti sanırım... =))
güzel kedi yarın gene görür müyüm seni =))

ali ağaoğlu...ismiyle yürüsün

rengi dolar yeşili olan insanlar artmaya başladı, ormanları tahrip ederek, ülkesini sömürerek yaşamlarında saygınlık kazanmaya devam edenleri var misal... maalesef

pazar günlerini sevmek zorunda mıyım?

ya sonsuzluk dolardı ya ruhsuzluk bu pazar günlerine.

BT Blog: TREND: TRiBAL Kolyeler!

gerçekten göze de çok güzel geliyor ama uygun fiyatlılarını nerden bulabiliriz(max.25 tl)??

istiridye

küçük kardeşimle isim şehir hayvan oynuyoruz ama sözlü olarak-(okuma yazma bilmiyor daha kendileri), E harfinde sıra, hayvan söyleyeceğiz ben eşek dedim, durdu durdu ne desin Sezen kardeş =) Estiridye =))) bir de öyle ciddi söylüyor ki fark etmesin de kazanayım oyunu dercesine =)

günün olayı

anlatmaya bugünden başlasam iyi olacak, geçmişten aklıma gelenleri ileride aktarırım nasılsa...

bugün SETA günümdü, güzelce saat 10.00 da kuruluştaydım, her zamanki gibi sessiz, herkes işinin başında severek çalışmasını sürdürüyordu. Ben de masama geçtim, çıktısını aldığım makaleleri okumaya başladım. Bugün panel vardı, iran ve arab baharı ilişkisini ele alan bir paneldi, birçok ülkenin elçiliklerinden ve bakanlıklardan gelen kimseler oldu.. Ottowa Üniversitesi'nden Peter Jones adında bir akademisyen geldi, Malum yabancılar oldukça sessiz konuşur, iyi kotü dinledim konuşmayı.. sonra panel bittiğinde kokteyle geçildi, orda bu hoca benimle konuşmak istedi, göz göze geldik, ama ben de ki panik kimsede yoktur, gene bildiğim max. 5-6 kelimeyi bile unuttum adam bana tokalaşmak için elini uzattığında, kendimi anca tanıtabildim, sonra laf bulamayınca hoşçakalın iyi akşamlardedim ingilizce, tüydüm bildiğin =)

panel başlamadan önce de taaaa lisede gittiğim dersanede arkadaşlık yaptığım bir kızı gördüm SETA'da. gerçekten bir fil hafızasına sahibim, kızı arkasından ve yan profilden tanıdım. =) hemen gittim merhabalaştım, bir güzel sarıldık birbirimize, hal hatır sorduk..panel bitince ayrıldık..çok yağmur vardı ben otobüsle gidecektim, kendisi 3 erkek arkadasıyla tanıştırdı, yıldırım beyazıt üniv. de uluslararası ilişkiler yl yapıyorlarmış..oğlanlardan biri afrika kökenli..diğerleri bizdendi..kız arkadasımın arabası varmış, bana kendisiyle gelmem konusunda çok ısrarcı davranınca kıramadım, çünkü erkekler de vardı, arabada fazlalık olmak istemedimi lkin ama kıramadım da arkadasımı...yağmur bastırken biz arkadasımla setanın alt garajına geçtik, setanın da garajı da mükemmel ötesi lanetin en yüksek derecesi kadar dar dönemeçli, kendisi iyi indirip park etmiş ama çıkarken o kadar şanslı olamadık, arabasının sağ tarafınıboydan boya cizdirdik duvara sıkıştı araba bide...sonra 3 arkadas da geldi onlar arkaya sığştılar =)

sırada nene hatunun o dik yokuşunu çıkmak vardı.. nenehatun yokuşunun filistin caddesi ile keşistiği yerdeki ısıklarda çoğu araba geri geri kayıyodu, ya da çok gaza bastıkları için yamuluyolardı adeta,, tabi biz de bunları yaşadık. 3 oğlan var arabada ama onlarda araba kulllanmayı bilmiyolarmış, bende de cesaret hiç yok...artık yol kenarına parketmiş bu canhıraş araba patinajlarını izleyen bir delikanlıdan rica ettik, o bize yokuşu geçmemizde yardımcı oldu...sonra canım arkadasım güzelce biz yolu tarif ettikçe kolejin oraya çıkarttı bizi... yol boyu maceralıydı..ama fazla vaktimiz yoktu ama biliyorumki arkadasımla daha çok maceralı anılara gebeyiz..bakalım bir daha ne zaman görüşürüz...güzelce yolun kenarında vedalaştık, diğer üç arkadaşıyla da öyle..sonra yollarımız ayrıldı umarım onlarda sağsalim evlerine ulaşmışlardır =)

ya bugün böyle dakikalar yaşadım..inşallah arabasındaki hasar çok maliyetli olmaz ve kolayca halleder...

hoşgeldin gloryheaven =)

koskoca kısacık geceli yaz ayları da bitti demek isterken bakıyorum da sonbahar bitmek üzere...

bloga yazmadım ama aklıma her an not ettiğim bunu buraya yazmalıyım dediğim çok şey oldu tabiki... üşengeçlik şeytanı demek isterim kendisine bu düşüncenin, işte bu düşünce yazmaktan alıkoydu her defasında beni..

insan mutsuzken verimli olurmuş, belki ben çok mutluydum da o yüzden yazmadım.. bu sebebe sığınayım ben iyisi mi, en yakın ve en mantıklısı ve en kısa açıklaması bu çünkü...

yeniden merhaba o zaman