31 Mart 2012

29 Mart 2012

müstensih

El yazması eseri el yazısıyla kopya eden kimse

ideolojisiz anayasa :s

ideolojisiz anayasa derken ne kastediyorlar acaba?

ideolojisiz bir anayasa hedefi olmayan koruması yetersiz bir anayasadır en geniş tabirle :s
hiçbir tarafa ait olmayıp her tarafın hak ve hürriyetlerini nasıl garanti altına alabilirsinki:s :s

marka anlayışı

şirket markalarını üzerinde taşıyan insanlar

 Çok çok eskiden, beyaz adama göre üretime katkısı alt tabakadan olanların,egemen olmayanların (köleler, zenciler, eşcinseller) hepsi birbirine benziyormuş, çünkü onların damgaları varmış. Beyazlar, kölelerin derilerine kızgın demirle şirket logolarını basıyor, patronun logosunu dağlama yöntemiyle tahakkümü altında bulundurdukları her çalışan patronu için aynı geliyormuş..


Şimdilerde ise, insanlar şirket logolarını kendileri isteyerek, üstüne bir hayli para vererek taşıyorlar, kızgın demir dağlama yönetimini insanlar kendi kendine uygular oldu hem de büyük bir zevkle..Markası altında var olabilen, markalar üzerinden toplumda kabul gören ve çevre sahibi olabilen insanlar olduk adeta, varlığımız marka varlığına armağan olsun diyoruz..

eski zamandaki kölelerin canı acıyarak istemeden kabul ettiklerini biz şimdilerde mutlulukla yapıyoruz, bence patronların tarih boyunca istediklerini iyi içselleştirmişiz ve şimdi onlar zorlamadan biz kendimiz yapıyoruz..

(dipnot:mideniz bu fotoğrafa değil kendi davranışımıza iğrenmeli bence..)

pontiac aztek

Bilmeyenlere tanıştırayım:Pontiac'ın Aztec modeli.( insanları yokeden uygarlığın adına araba modeli )

Bu ad neyi anımsatmak ya da anmak için kondu acaba?
Pontiac da beyazlara karşı epey direnmiş bir Kızılderili reisiydi.
Bu firmanın kıyımlarla ilgili bir takıntısı olmalı.

28 Mart 2012

bazı kötüler iyidir aslında

Bazen utanmak, en güzel sırlarımıza hayat verir.

ben artık küstüm oynamıyorum =)

bu gece ay sırtını yıldıza dönmüş adeta =)

akmayan rimeli çıkarmak

akmayan rimeli çıkarmak ne bunaltıcı ya, temizleme sütü  fayda etmiyor kirpiklerime.. zamk benzeri bir kimyasal koymuş olmalılar =( sabunlıcam napıyım iyisi mi =(

temizleme sütünü pamuk çubuklara döküyorum gene de kalıyor, hiç iz kalsın istemiyorum çünkü uyuyp uynaınca onlar gözün altına geçiyor hortlak görüntüsü oluyor =(
yağlı pamukla çıkarın demiş bi kadın kapı gıcırtısına iyi gelir benim bildiğim, yağ iyice toplar rimeli çıkarmaz, denemeye bile tenezzül etmicem =)

bu temzileme sütünden sonra hacı şakir sabunuyla bi güzel yıkıcam yüzümü sonra gene kremlerim oh misss iguana =)

gramsci-ideoloji ve iletişim

-insanı kafasından yakaladınız mı kol ve bacak kolay gelir.

ferhat göçer'in albümü hakkaten aşk acısı cekenleri göç etmeye zorluyor


subat ve mart ayı saptamalarıma göre, ferhat göçerin son albümünde yer alan malum 2 şarkıyı çalan herhangi bir yerde insanlar direk mutsuzlaşıyor, gördüm, şahitlerim de var, örneğin ilkin melodisi hoşa gidip ayak sallayanı gördüm ama sonra sözlerini idrak edince eli başında vay babo dedi hüzünlendi ya da markette sarkıyı duyan pakette vurup tempo tutarken bi anda marketten çıkmak istedi hava alamıyorum imdat diyerek. sözleri ağıt yakarken bile söylenmez ya her şeyin bi yeri zamanı hitap ettiği kitle var, eski şarkılarınız ne güzeldi adeta her yaz sizin şarkınızla mutlu olurduk ama şimdi bu şarkıları duyar duymaz insanlarda bir telaş oluyor şimdi nereye kaçsam diye..

bu mu yani, unutmuş çoktan sarkısı korku filminin sountracki bile olabilir ya..insan dinlemek istemiyor açıkcası..

Tek yönüm sendin izini kaybettim
Bir iz bir yön olmadan düştüm yollara
Bir sağa çarptım, bir sola çarptım
Savruldukça savruldum hep çıkmazlara

Çınladıkça adın kulağımı kapattım
Bir son veremedim içimdeki tiz çığlıklara
Hep sendeydi aklım, bedeni aldattım
Savruldukça savruldum koldan kollara

Bakmadı gitti dönmedi bile arkasına
Eğdim boynumu çaresizce galip gelen gururuma of

Duydum ellere yarmış, yerini yeller almış çoktan
Bense kendimi salmış, yüreğini yaralar sarmış yoktan
Bir kızı bir oğlu varmış, kendi hayatına dalmış
En acısı da beni hatırlamamış unutmuş çoktan


sözlere bakar mısınız ya, beddua dan öte insanın içine yıllarca çıkmayacak bir ürperti salıyor..
böyle bedbaht duyguları taşıyan bir insan toplumda ne yer ne içer acaba, bence eski eşinin sevgilisinin kanını içmeye  meyilli biri dinler bu sarkıyı ya..

ferhat beyciğim derdiniz nedir aacaba da böyle sarkılar var bu albümüzde nedr derdiniz kuzum ya, dinlemeye korkuyorum sevmiyorum sarkılarınızı.. sevdiğim ellere yarmış ya da ayrılsak ölürüz biz bir bedende bütünüz biz ya da esirinim sarkısı.. başka bulcak söylicek sarkı mı kalmadı esastan yahu??
valla duyduğum anda kanalı değiştiriyorum kusura bakmayın ferhat bey amcacım =) insanın nabzını beş yapıyor.. başka bi bahara kaldı anlıcanız sizi dinlemek, böyle sarkılarla kime hitap edeceksinizki, neden mutlu pozitif sarkılar yok bu albümde, hayır yani arabada bu sarkıları dinlemeye neden zorluyorsunuz babamı da, adamcağız bile bi hüzünlü moduna giriş yapıyo =)
why me god why me :'(((((

kanarya en çok ne zaman öter?

yaklaşık 5 yıldır kanarya beslemekteyiz,artık kanaryaların neyi sevip sevmediğinin uzmanı ilan edebilirim kendimi :P
kanaryalar karanlık havalarda hiç ötmüyor isterseniz kanarya sesi açın ötmesi için imkanı yok neseyle ötmez.

-yerini çok sık değiştirirseniz ötmez
-insan boyundan yüksek bir yerde asılı olması gerek, bakınız tweety çizgi filmlerine, öyle bir askılık edinmenizi tavsiye ederim.
-elma çok severler, ötmesi için bir ödül olabilir.
-ele almaya çalışmayın zaten gelmezler de siz sakın denemeyin onlar yabani kuştur ama sahiplerini tanırlar.
- haftada bir banyolukğunu koyun yıkanamayı çok severler ıslakken bazen ötebiliyorlar mutlu oldukları için.
-açık güneşli havalarda isteseniz de susturamazsınız mutlu bir kanaryayı
-kafesi hep temiz olmalıdır, suyu 2 günde bir yenilenmleidir. Anlıyorlar, hayvan deyip geçmeyin.
 ve en son ki püf nokta tatattttatttaaaatata
- elektrikli süpürge ve eski çamasır makinelerine dayanamıyorlar, deli gibi ötüyorlar.. süpürge ve çamasır makinesi çalışırken kanaryamız ötmeye doyamıyor anlıcağınız..
ve en güzel öttüğü anlar ozaman oluyor, hele o çamasır makinesi sıkma programına geçtiğinde tangır tangır olduğunda kanarya da kendinden geçiyor =) makine bittiğinde de hiç bir sey olmamış gibi suskunluğuna devam ediyor eğer hava karanlıksa =) ne ya ben ötmedim kim öttü acaba tavrını alıp pinekliyor =)

27 Mart 2012

biz gideriz mutfaga hey mutfaga

pamuk eller mutfaga =)

melange

homojenliği hiçbir zaman sevmedim ki

limon çiçekleri =)

mutluluk kaynağım güneş, yol boyu arkamda bana eşlik ederken güzel bir şarkı dilime dolandı..oncasıkıntı vesinirin arasında söylediğim sarkıya gülümsedim =)

 türlü türlü zorluklara rağmen ufak şeylerden mutlu olabiliyorsak her zaman kazançlı çıkabiliriz . yediğimiz bir gofret bile mutlu etmeli, hatta bakkaldan aldığımız ekmeğin ucundan yemek =) ki benim aldığım ekmekler hep bellidir uçları koparılmışş =)

insanların iyiki sevgilisi, ceptelefonu, marka kıyafetleri var hakkaten onlarsız ne yaparlar söylemeye korkuyorum..bir insan sıkıştı mı eli ya telefonuna gider ya telefonuna gider =) sevgilisini arar lafo lsun diye, çok gördüm bunu, gözümde basitleştirdiler bu olayları ya...neyse, aptal saptal huyları yazmakla kazanacağım bir sey yok.. sadece sevmiyorum böyle davranışları...

metro yu her gün kullanan biriyim,orada tanık olduklarımı yaşadıklarımı anlatsam roman olur =) iş çıkısı insanlar yorgun argın yüzleri asık haliyle.. bir nine ve torunu yanımda oturmuş, oğlan okulda öğrendiği şarkıyı herkes duysun diye sesli söylüyordu, ben de tebessüm ettim çocuğa sende söyle hadi demesin mi, karşımdaki kıza da sen de söyliceksin diyo.. kendimi ayşecik filmi sahnesinde gbi hissettim, ayaktaki bi kadın gülümsüyo masallah çok da akıllı fln =) eşlik ettik biz de sarkıya sessiz sessiz..kurtuluş duragında inerken demesin mi abla burda kurtuluş savası mı oldu=) dalga geçiyor aklınca veya sahiden merak etmişti ama benim ona cvp verecek zamanım kalmamıştı, bir an önce evime geldim. sabahtan camı açıp bırakıp gitmiştim,tombilitoş güvencinlerim bulgurları yemişler gelip de izlerini bırakmışlar =) şimdi dersin başına oturcam duygusal bir bağ kurucam kpss ile hayırlısı bakalım...

sarkıyı hala söylüyorum dilime takılanı tabiki, metrodakini değil :D Bu şarkıyı nakaratı hariç seviyorum =)

Uzakta çok uzakta güneyde
Yazları sıcacık ve aşık
Kışları soğuk ve sensiz
Bir şehir ve ben üşüyorum
Bir uğrasan diyoruz
İklimini getirsen
Bereketini, bolluğunu
Örtsen üzerimize
Havalansa yeni zil çalan eteklerin
Gelip otursa gözlerime gözbebeklerin
Öperken içsem ağzının çiçek balını
Günahını boynuma seni koynuma alsam
Hem zehrim hem şehrim limon çiçeklerim olsan
Ben görmedim böyle alımı,çalımı

amniyosentez ne amaçla yapılır?

Amniyosentez, özellikle ileri yaş hamileliklerde bebekteki kromozom bozukluğu olasılığını ölçmek için yapılır.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Kağan Kocatepe amniyosentezi anlatıyor:
Amniyosentez nedir?

Amniyo sıvısı, hamileliğin yaklaşık 10’uncu haftasında üretilmeye başlanıyor. Bu sıvı, bütün hamilelik boyunca, bebeğin rahim içi duvarlara değmemesi, kordonların sıkışmaması için bir tampon, yastık görevi görüyor. Bu sıvının besleyici özelliği de var. Bebek bu sıvıyı yutuyor, sonra idrar olarak çıkarıyor.
Amniyosentez, bebeğin içinde yüzdüğü amniyo sıvısından numune alma işlemidir. Amniyosentez, günümüzde en çok bebeğin kromozomlarına bakmak için uygulanan bir yöntemdir.

Amniyosentez hangi durumlarda yapılır?

Bebeğin kromozomalarının bozuk olduğu şüphesi yüksek olduğu her durumda uygulanır.
Ultrasonda herhangi bir sorun görüldüğünde ya da görülmediğinde, kromozomlarda bir bozukluk olduğundan şüphelenilmişse, bütün gebelik boyunca yapılan testlerde herhangi bir sorun saptanmışsa amniyosentez uygulanır.
11-14’üncü hafta testi dediğimiz ikili testte, 16-20’nci haftalar arasında yapılan üçlü veya dörtlü testte ya da bir ultrasonda veya detaylı ultrasonda down sendromu veya diğer kromozom bozuklukları riski yüksek çıkmışsa amniyosentez yapılır.
Anne adayı, daha önce yaşadığı gebelikte kromozom bozukluğu olan çocuk doğurmuşsa, test veya ultrasonda hiçbir bulgu, risk olmasa bile amniyosentez uygulanır.
Yine ailede kromozom bozukluğu olan biri ya da herhangi bir genetik hastalık varsa amniyosentez gerekir.

Amniyosentezi kimler mutlaka yaptırmalı?

Amniyosentez, kromozom veya gen durumundan şüphelenilen her durumda yapılmalıdır.
Daha önceki gebeliklerinde ve ailesinde hiçbir sorun yokken, mevcut gebeliğinde ikili, üçlü ve dörtlü testlerde veya detaylı ultrasonografide bebekle ilgili bir sorundan şüpheleniliyorsa, Anne adayı daha önceden kromozom veya genetik bozukluğu çağrıştıran sakat doğum yapmışsa,
Ailede genetik bozukluk veya kromozom bozukluğu olma ihtimali varsa ve bir genetik hastalık taşıyıcılığı varsa,
İleri yaş hamileliği söz konusuysa amniyosentez yapılır.

Amniyosentezin riskleri nelerdir?

Amniyosentez işleminde önce ultrasonografi yapılır. Bu sayede amniyo sıvısının bol olduğu bir bölge bulunur karında. Plasentadan uzak bir bölge bulmaya çalışılır, ama plasentanın içinden geçilerek de amniyo sıvısına ulaşılabilir.
O bölge dezenfekte edildikten sonra iğne batırılır ve sıvıdan 15 cc kadar alınır. Uygulama, ultrasonda görülerek yapıldığı için bebeğe dokunulmamış olur. Bununla işlem biter. Ama sonuçta cilt, cilt altı, rahimde ve rahim içi amniyo sıvısında bir delik açıldığı için gebeliğin düşükle sonuçlanma riski artar. Amniyo sıvısının bütünlüğü bozulmuş olur. Ama düşük oluşma olasılığı sadece yüzde birdir.

Amniyosentez sonrası düşük belirtileri nelerdir?

Amniyosentez yapılması esnasında az miktarda, kalçadan iğne yapılırken duyulan ağrı kadar ya da ondan daha az bir ağrı söz konusu olabilir. İşlemden sonra anne adayını istirahate alırız.
Düşük, yüz kişiden yalnızca birinde görülür. Bunların birçoğunda vajinadan sıvı gelmesi ya da kanama şikayeti, sonradan ortaya çıkan ağrı şikayeti görülür ve ardından düşük gerçekleşir.
Ne vajinadan sıvı gelmesi, ne kanama olması ne de ağrı olması, mutlaka düşük olacağı anlamına gelmez. Düşük olacağının net göstergesi, bu şikayetlerle başvurulduğu zaman, rahim ağzında açıklık saptanmasıdır. Hiçbir belirti yoksa, anne adayı özellikle de ilk 24 saati sorunsuz geçirmişse, bu, düşük yapmayacağı yönünde bir belirtidir.

Amniyosentez ile hangi hastalıklar tespit edilir?

Amniyosentez ile kromozom ve genetik hastalıklar tespit edilir.
Her hücremizde 46 adet kromozom bulunur. Bunların içinde bizim vücudumuzla ilgili göz, saç rengi, organlarımızın nasıl çalıştığı gibi bilgiler yüklüdür.
Diyelim ki, 22 numaralı kromozomda bizim kan grubumuzun nasıl oluştuğu tarif edilmiştir. İşte o kan grubunun tarif edildiği şey, bir gendir. Halbuki bu kromozomda hem kan grubu hem insanın boyunun kaç olacağı hem de ileride ne tür hastalıklara sahip olacağı ihtimali yazılıdır.
Kromozom hastalığı demek, o kromozomun tümüyle hasta olmasıdır. Gen hastalığı ise sadece alt bölümün hasta olması demektir. Genlerin hepsine birden bakmak mümkün değildir. Çünkü şu ana kadar tanımlanmış beş bin tane genetik hastalığı vardır.
Gen hastalığına bakılacaksa, bir şeyden şüpheleniliyor olması gerekir. Mesela akdeniz anemisi, ailevi bir cücelik, kas hastalığı olup olmadığına bakılır. Down sendromundan şüpheleniliyorsa kromozomun kendisine bakılır.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Kağan Kocatepe

hamile kadın ve bebeği iğne kurbanı:

tus sınavında neredeyse en düşük puanla alım yapan yer jinekoloji. doğum yeni bir hayat demekse kadınlar canlarını düşük puan almış doktorlara emanet ediyorlar neredeyse. bilmiyorum, işi mesleği rahat olan bölümler daha çok tercih ediliyor ve çok yüksek puanlarla kapatıyorlar. örneğin, göz ya da çocuk doktorları ya dadermatoloji.. ama kadın doğum bölümü bu kadar riskalmayı gerektiren bir bölüm, ayda en az 3 defa tekrarlayan gece nöbetlerine haiz bir bölüm olduğu için pek tercih edilmiyor yüksek puan alanlar arasında. ortalama bir puan almış yeni tıp mezunu tercih ediyor..neden bunu dert edindim ben, bayadır cevremden duyuyordum hamile kadınlar çocuklarının down sendromu olup olmadığını öğrenmek adına kontrole gitmekten endişe duyuyolardı, riskliymiş binde bir ihtimalle çocuk ölebilirmiş alınan sıvı sonucu gbi....

gazetelerden baktım, gözlerim doldu habere, buraya da taşımak istedim:
''


Bugün Gazetesi'nden Tolga Atar'ın haberine göre, dört aylık hamile olan 30 yaşındaki Feride Sağır, down sendromu şüphesi nedeniyle 'amniyosentes' testi yaptırmak üzere Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne gitti. Sağır'ın hastaneye gittikten birkaç gün sonra hayatını kaybetmesi üzerine eşi Murat Sağır savcılığa şikayyet bulundu. Sağır şikayet dilekçesinde şu iddialarda bulundu:

"19 Ağustos 2011 günü hastanede bebekte down sendromu olabileceği şüphesiyle Nur Çetinkaya isimli doktor eşinin karnından 9 santimlik bir şırınga ile sıvı almaya çalıştı ancak başarılı olamadı. Doktor bu işlemi 5-6 defa tekrarladı. Ertesi gün doktorlar Murat Sağır'a şırınganın kısa geldiğini ve 11 santim boyunda bir başka şırınga almasını söyledi ve bu şırınga ile tek seferde gereken sıvı çekilebildi. Olayın ardından doktorların Feride Sağır'ı eve gönderdik ancak Sağır ertesi gün yeniden rahatsızlandı. Tekrar hastaneye gidildiğinde bebeğin kalbinin durduğu öğrenildi ancak hafta sonu olması nedeniyle hastanede doktor bulunamadı. Bu nedenle pazartesi gününe kadar beklemek üzere Feride Sağır hastaneye yatırıldı. Odaya alınan Feride Sağır'a suni sancı verildi, bu sırada “Beni kurtaran yokmu? Ben burada ölüyorum” diye feryat eden Sağır hayatını kaybetti."

HAPİS CEZASI İSTENDİ
Murat Sağır'ın iddiaları üzerine
Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu Başkanlığı’nca hazırlanan raporda da, “kişinin ölümünün amniosentez sonrası gelişen sepsis ve komplikasyonları sonucu meydana geldiği” belirtildi. Bunun üzerine soruşturmayı tamamlayan savcılık, Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli doktorlar Ahmet Kılıçkaya, Veli Mihmanlı, Hamdi Ekrem Özakın, Fatma Nur Çetinkaya ve Aydın Kılınç hakkında TCK’nın 85/1 maddesi gereğince “Taksirle ölüme neden olmak” suçundan dava açtı. 2 yıldan 6 yıla kadar hapsi istenen doktorların yargılanmasına önümüzdeki günlerde İstanbul Asliye CezaMahkemesi’nde başlanılacak.

Bu arada savcılık, İl Sağlık Müdürlüğü’nden inceleme talebinde bulundu. İl Sağlık Müdürlüğü’nün ön inceleme raporunda, test için tek iğne girişinin ideal olduğu ancak müdahaleyi yapan görevlilerin bu konuda bir raporlarının bulunmaması nedeniyle kaç kez iğne girişinin bulunduğunun tespit edilemediği ifade edildi. Yine raporda en fazla iki girişimin yapılmasının ardından 3-7 gün sonra yeniden deneme yapılabileceği ancak ertesi gün işlemin yeniden tekrarlandığı belirtildi. Raporda ayrıca bebeğin öldüğünün anlaşılması üzerine hemen bedenden alınması için işleme başlanılmasının gerekli olduğu ancak buna da zamanında başlanılmadığının anlaşıldığı kaydedildi. (Bugün)''

26 Mart 2012

elmalı cevizli puding

3 elmayı rendeleyin, tavada hafifçe pişirin, sulandığı anda cevizle tarçını da katın bi güzel karıştırın. suyunu emsin. o ılırken, muhallebiyi yapın...

muhallebisi:
 3.5 kaşık un
3 kaşık seker
3 bardak süt
1 yumurta
vanilya
tereyağı (fındık kadar)

puding kaselerine ilkin elmalı karışımdan dökün, sonra pudingi ilave edin..
üzerine istenise tarçın..

gayet hafif ve lezzetli bir tatlı..sağlıklı da...

duyduğum en güzel cümlelerden biri

''Senin bütün zorluklarını ben kolaylastiririm''
vee rüzgar sahneye çıkar, o güzelim bildik şarkıyı söyler
dinleyenlerin gözleri kısılır tüyleri diken diken olur

=)
ilkbahar işte rüzgarı da var güneşi de var yağmuru da olacak elbet =)
canımı sıktı bu olay =(

25 Mart 2012

az mı çevrildi kalemle kasetler....

göbek eritme hareketleri

evet mikemmeeel bir günde, sizlere acı vermek,ananızı güldürmek sizi ağlatmak için bu videoyu paylaşıcam, ben az önce yaptım biraz soluklanıp dolaşmaya çıkıcam acıyı unuturum inşallah.. 2 gündür ve bugünde olmak üzere bu yaklaşık 8 dakikalık hareketleri yapmaya çalışıyorum.. valla iyi gelmedi değil, ama feci boyun ağrıtıyor yaparken herkes te mi böyle acaba :S gülerken, oturup ayağa kalkarkan de bi ağrı oluyo o kadar.. son bi iki hareket acayip zorluyo yapabiliyorsanız yapın yani onlar çok süper...

kimmiş neymiş =)

mantar gibi çoğalıp öğle güneşine yenik düşenlerdenmiş...

24 Mart 2012

güüübeek gübek göbek =)))))))))

geldi yazdı

mart ayını seviyorum, bu ay hep güzel geçer benim için.. bahar da geldi zaten, moralimi azaltcak pek bir sey yok. hayal edip de yaşamak istediğim bir gündü.. şuna inanıyorum hayallerin uğruna uğraştığında onların gerçekleşmesi kolaylaşıyor. iyi kötü hayalimdeki çoğu şeyi yaşadım, elde ettim, gördüm, tecrübe ettim.Allah bana böyle güzel bir ailede büyüme imkanı verdiği için binlerce kere şükrediyorum. Babam yaşı ilerledikçe halama benziyor, bu iyi mi kötü mü artık bilemiyorum, aslında daha iyi baya kafa dengi olduk hatta fazlasıyla arkadas olduk.
kpss çalışıyorum, umutluyum, artık devlet memurluğuna nursemayı atabiliriz =) valla kendimden geçtim en çok ileri de kuracağım ailenin refahı,mutluluğu için istiyorum bir işe girmeyi ya.

23 Mart 2012

yaz geldi: ayak-topuk acıtan babetlerin şenliğine elveda! =)

malum havalar ısındı, babet giyen kızlarımızın topukları bolca yara olcak, su toplıcak.. krem sürülcek, yara bandı takılcak, peçete iliştirilcek, gün boyu insanın aklı ayaklarında oluyor olcak...

bunlardan kurtulmak için, eğer acil bir müdahale gerekiyorsa, topuğun arkasına iliştirdiğiniz topak mendilleri oraya değilde, topuğunuzun altına yerleştirin.. topuk yükseldikçe mendil yardımıyla acı azalacaktır. tabi bu acil bi çözüm..
ya da, topuk yastığı da deniyor, sadece topuğun geldiği yeri tabanlık koyarak yükseltiyor ayakkabıcılar 5 tl ye.. bu da iyi oluyor.. kendiniz de yapabilirsiniz evde, ayakkabının çıkıyorsa orjinal tabanını bükün ve içine sünger( eski vatkalar olabilir, alınmış tabanlar olabilir ama kesin sadece topuk bölgesi için) koyun.. gayet rahat olacaktır..
rahatladıkça da beni anın ;)

kullanılmayan bel kemerleri kullanışlı hale gelsin mi???

kendime becerikli diyemem ama ufak tefek muzip fikirlerle sıradan seylere özgünlük katabiliyorum..

bugün aklıma geleni sizinle paylaşmak isterim.. fotograflarını şimdi eklicek kadar vaktim yok maalesef, aklımdayken yazayım dedim..
işe yaramayan kemerlerinizi çanta sapı yapabilirsiniz, çantanın sapı kısaysa onu çıkarıp, kemeri takabilirsiniz, tabi kemerin toka yerini kesip delik açmanız gerekiyor.. ben dei şe yaradı ve işimi görüyor şu an =) hatta onu takıp dışarı çıkıcam birazdan =)))

rafet el roman- nerdesin


ama gelirsin (ilk)bahar güneşinde çıkarız dağlara uzanır kırlara uyur bir gölgede seyreder bulutları oksarım saçından koklarım teninden =)


güzel günlerim varmış yaşıcağım şükürler olsun Allah'ım..
emekle, hayat daha yaşanılır ve mutlu geçiyor..

22 Mart 2012

the pierces- kissing you goodbye

lokum tadında ılık bir günde iyi oluyor dinlemek =) sunum hazırlığı telaşını yatıştırıyor...

21 Mart 2012

İNSANIN SEVDASI KARAKTERİNİN YANSIMASIDIR..

çünkü sana değdiğinden beri ellerim, bütün kış dallarımda tomurcuklar var =)

sen bana müjde misin umut musun sevgili =))
..
tabiki ben böyle olduğum için bahar =))))))))))

ah bu candan erçetin her durumda dinlediğim bir şarkısı var, çok seviyorum onu..

21 mart...

gecemiz gündümüz eşit =)

20 Mart 2012

hoşgeldin ilkim baharım ilkbaharım..

saçlarım ve tenim, çimen güneş sevgi kokuyor kısacası ilkbaharın kokusu üzerimize artık siniyor =)








dipnot: sah sah sah dam dam dam ar ar ar =D AJDAAAAAAARRRRRRRRR =d
ne seviliyorum ne de isteniyorum ne kötü bir sey =(

storia di un tale-sergio cammariere

yaklaşık bir buçuk aydır aynı saatlerde joy fm de bir şarkı çalıyordı, kendim çözmeye çalıştım, arkadaşlarıma sordum çıkaran olmadı.. kafayı yedirticek hale gelmişti..

şu joy fm de çalan sarkıların adı neden anons edilmez ki, her günün aynı dakikasınında şarkıyı beklemek ve şarkının sözlerini not ederek o sarkıyı aramaktan bıktım, dilini de çıkaramıyorum..
sonra işte internette aratayım dedim 45 dakkadır bulamaz haldeyken, italyanca olduğunu düşündüm biraz daha araştırdım ve dinleye dinleye buldum =) köpeğin kemikleri koklaya koklaya bulması gibi ben de sakıyı buldum anlıyacağınız..
tam bir bahar şarkısı ve benim için özel bir şarkı, güzelliklere başlangıç şarkısı ..
bloguma da koymayı istedim.. ilerde bakınca dinlemek için..

18 Mart 2012

cin biberi

cin biber turşusu yedim bugün, inananamıyorum kendime
bir tane de değil tam 7 tane yedim... şu an kulaklarım gıdıklanıyor, boğazlarım yanıyor daha da yemeye devam edersemherhalde midem delinir =) acıyı acıyla söndürmek gerekir e başvurdum napayım, dengesizlikler beni buluyor..

 =) cin biberi de yemiş oldum böylelikle..

17 Mart 2012

FLORMAR 112

sürdüm  hoşuma gitse de biraz araba rötüş boyasını andırıyo..

15 Mart 2012

tam buğday ekmeği

Tam buğday ekmeği kaç kaloridir? Tam buğday ekmeği 25 gr. 70.5 kalori içermektedir. Tam buğday unu 100gr. 333kal. içermektedir

*Tam Buğday Ekmeği bağırsakların çalışmasını düzenler.

* Tam Buğday Ekmeği; Kan lipitlerini de kontrol altında tutar.

* Tam Buğday Ekmeği Şeker kontrolünü de sağlar.

* Tam Buğday Ekmeği az enerji vererek, uzun süre tok kalınmasını sağlamaktadır. Bu sayede günde alınması gereken enerjiyi ve obezitenin gerçekleşme tehlikesini uzak tutar.

* Kanserin kimi çeşitlerine karşı koruyucudur Tam Buğday Ekmeği.

* Tam Buğday Ekmeği yüksek tansiyonu olanlara da iyi gelmektedir.

* Kalp, damar problemi olan kişilerinde tüketmesinde fayda vardır.

* Tam tahıl ürünlerinin sağladığı Magnezyum glikozun kullanılmasını olumlu etkiler ve içlerinde bulunan E vitaminiyle, öbür antioksidanları Metabolik sendromu önlemede yarar sağlamaktadır.

11 Mart 2012

kpss coğrafya, yetişen ürünler

KPSS iktisat yeni soru dağılımı:

İKTİSAT : KONU DAĞILIMI

1) İktisadi Doktrinler Tarihi %5...............2

2) Mikro İktisat %30.................................12

3) Makro İktisat %25................................10

4) Para-Banka-Kredi %10.........................4

5) Uluslararası İktisat %10.........................4

6) Kalkınma-Büyüme %10.........................4

7) Türkiye Ekonomisi %10.......................4

7 Mart 2012

brokoli salatası

brokoli yi haşlanmış halde ya da yemeğini yiyemeyenler için bir salata, brokolinin tadı kokusu bir sürü besleyici sebze ile yok oluyor.. ve harika bir tat oluşuyor.. denemenizi tavsiye ediyorum =

tarifini yazmama gerek yok malzemeleri yazarım gerçi, fotograftan anlaşılıyor içine ne konulduğu =)
brokoliler haşlanır 8 dakika, soğuk su da şoklanır
taze soğan, mısır, etli kırmızı biber, yeşil biber, isteğe bağlı dereotu, maydonoz ve marul,
bolca limon, yağ..
üzerine kaşar rendelenebilir
isteğe bağlı olarak hardal mayonez karıştırılıp zeytin yağı ile kıvama getirilir ve üzerine dökülür..
kızarmış ekmekle çok güzel gider =))) isteğe bağlı haslanmış tavuklar küp küp de doğranabilir çok yakışır..

kariyerin zirvesindeki iş kadınlarının giyiniş şekli

iş hayatında güçlü olan kadınlara  dikkat ettiniz mi, genel de erkekler gibi kumaş takım elbise, pantolon ceket, elbise ceket giyerler. içinden geldikleri gbi giyinmezler, hiç güllü dallı ama son derece şık ve saçlarını fönletmemiş ama dağınık topuz yapmış bir kadının yönetim kurulunda olduğunu ya da bir yerin başkanı, ceo su olduğunu gördünüz mü?  ya da çok makyaj yapmış ya da ev haliyle toplantılara gitmeyi kabul eden bir kadını..

hayır, çünkü ciddiye alınmaları için maalesef erkek giyim tarzına yakın olmaları ve erkeksi davranışlarda bulunmaları, ciddi olmaları gerekir, çok gülmeleleri, sert ve keskin konuşmaları, duygularını gizlemeyei bilmeleri lazım gelir.

Geçen bir panoda gördüm iş kadınları kadınlar gününüzü kutluyor cinsinden,..
hepsi öyleydi, son derece erkeksi ve düz topuz ve fönlü saçlarla poz vermişlerdi..
nasıl giyinip giyinemeyeceğimiz halen erkekler üzerinden belirlenmekte maalesef..

E. Erdoğan'a kilit soru

dünya malı verseler şu kızının tırnağını verebilir misin?
:(

yazamadığım zamanların hıncı =)

merhaba,
uzun zaman oldu buraya yazmayalı. keyfim yok pek, kendimi faydasız ve işe yaramaz hissediyorum, yaptığım şeylerde başarısız olmam buna etken tabiki. ama kendimi bir an önce düzeltmem gerekiyor. okuldaki derslerim daha yoğunlaşmadı, malum geçen hafta kar tatili olmuştu. kpss çalışıyorum.
sıkıntılı bir dönemdeyim, kendim mutsuz olunca insanları çok kolay kırabiliyorum ama bunun olmaması için gereken özeni gösteriyorum, şimdilik herhangi bir hasar yok ama kime patlarım bu da meçhul tabiki =)

bugün babamın doğum günü. geçen yılla birlikte nedense bu mart başları bize pek iyi gelmiyor. bu yılda bir çalışanını çıkardı, tazminatını ödicek ve tabiki yerine birini bulanak adar kendi yorulacak.. kendi işinde çalışmak bu yüzden bana çok zor gelir, devlet bu yüzden en iyisi.. özel de çalışmak da özel de iş sahibi olmak da bana göre riskli.. tabi herkes elde edemediğine cazip der.. misal, kpss de mailye hocam saatliğine 50 lira almasına rağmen (ki bize haftasonları 8 saat gelirdi, daha girdiği bir çok sınıf vardı) kendi işindeç alışmak daha iyidir derdi, başkasının emri altında olmak zor derdi. tabi oda kendine göre haklı ama bir de iş sahiplerinin cektiklerini bilseler =)

babama güzel bir pasta yapıcaz bugün annemle, emeğimi ona hediye olarak sunmak istiyorum, böylesi makbul bence. yoksa herhangi br günde para ile hazır bir sey alınabilir..


-Ağlayan pasta sendromu:

babamın doğum günü  için anneme ağlayan pasta yapalım mı dedim, annem pastanın adına takmış doğum gününde olmaz o pasta diyor, ben bu pastayı yılbaşında da istemiştim ama annem, adı ağlayan pasta tüm yıl ağlarsın demişti..geçen gene istemiştim misafirler gelicekti olmaz kızım misafirler yapa yapa aysegül hanım ağlayan pasta yapmış derler dedi, ben gene yiyemedim o pastadan =S yetkililere sesimi buradan duyurmak istiyorum, varın gelin bu pastanın adını şenlikli pasta fln koyun ya yoksa özel günlerde yiyemicem ben bu pastayı =))
gerçi, kadınlar günlerde yapar bu pastayı.. bizim güne gittiğimiz de yok, kadın günleri genelde bol dedikoduya, yarış ve rekabete ev sahipliği yapar. ve çok masraflı olur, kadınlar hava atabilmek için akla gelmeyen uçuk kaçık malzemelerle pasta börek yaparlar, halbuki evde ne varsa ondan güzel bir sey çıkarabilmektir maharet.. biz öyle gördük anamızdan =)
bakalım ne yapcaz bugün babama..
öğlen okula gidicem, okul burnumda tütüyor resmen, iki gün gitmesem özlüyorum, mutlu ediyor ortamı beni..

Polat:
öyle işte günlük, Polatı da anlatayım sana. polat azman oldu, bizi görünce sürekli atlıyor havaya kalkıyor, bi rahat durup kafasını sevdirmiyor illa ısırcak güreşcek senle =) pazar günü boğuştuk resmen, çömelinde kolauma sarılıyo omzuna kafasını koyuyo, öpmek istesem sanki burnumu ısırcak korkuyorum da.. sonuçta bi hayvan neyi nasıl yapması gerektiğini bilemeyebilir =) yoğurdu çok seviyor tavuk döner veriyor babam, yumurta kabuğu yiyor arada, sulu sütlü ekmek yiyor, hazır mama da var menüsünde tabiki =) şanslı tabi, kardeşleri kimbilir şimdi nerde =)bilemem, belki kardeşleri ile olsa her an açık havada belki daha mutlu olurdu ama edindik bir kere, iyi sekilde bakmamız gerekli..

başkan e anlatayım bilmiyorum, aslında moralim bazen iyileşmiyor değil, güzel şeylerde var hayaımda tabiki.. ama insan evladı işte hep iyiye sahip olmak ister =) belki işim olsa evli olsam gene mutsuz olabilceğim bir konu bulabilirdim bilemiyorum .. bu yüzden de küçük seylerden mutlu olmam gerektiğini kendime sıkça hatırlatıyorum..
hadi hoşçakal

2 Mart 2012

nefret yürüyüşü

26 Şubat’ta gerçekleşen yürüyüşün özü Hocalı Katliamı’nda ölenleri anmak ya da onların acısını paylaşmak değildi. Özü, insanları Ermenilere karşı kışkırtmaktı. Bunu en kolay şekilde her yere asılmış afişlerden idrak edebiliriz: Afişler Ermeni Yalanına Sessiz Kalma, 63 masum çocuk katledildi tarzı insanları kolayca kışkırtan sloganlara sahipti. Çocuklar suçlu olsa öldürülebilir demek ki diye çevremde yorum yapanlar bile oldu. Uzun süredir, Türkiye’deki ve Fransa’daki Türkiyeliler, Fransa tarafından Ermeni Soykırımı iddialarının reddinin suç sayılmasını öngören tasarının nasıl şekilleneceği üzerinden negatif bir hassasiyet geliştirmişti. Fransız ürünlerini boykot etme gibi davranışlar sergilenmekteydi. İnsanlar bu konular üzerinde tartışıyor ve görüşlerini rahatça belirtiyordu. Fakat Taksim’deki bu olaylar sonrasında farklı alanlara da (üniversiteler) yansımıştır.


 Taksim’deki Hocalı mitinglerindeki nefret söylemleri ile insanların birbirine nefreti daha da artmıştır. Dövizlerde bir milleti kötüleyen ve kendi özünü yücelten söylemler yazılmış olup kendi haklılıklarını ortaya çıkarmak amacı güderken daha büyük bir kaosa yol açmışlardır.  Hocalı’da yirmi yıl önce Ermeni askeri güçlerce sivil halka yönelik saldırılarda can verenlerin anısına gerçekleşmesi beklenen yürüyüşte, bir nefret başka bir nefret ile dindirilmek istenmiştir. Fakat bu yol insanları kışkırtmadan başka bir yöne götüremez. Hepimiz biliriz ki, hiçbir acı bir başka acı ile son bulmaz. Yürüyüştekilerin sahip olduğu intikam duygusu, nefreti bir çıkmaza sürüklemiştir.


İki farklı kesimin yükselen nefreti üniversitelerdeki protestolarla ayyuka çıkışmıştır. Ankara’daki iki üniversite de farklı görüşe sahip öğrenciler kendi nefretlerini Hocalı Katliamı’nın gölgesinde göstermişlerdir. Nefret söylemleri Taksim’de yankılanırken, sosyal medya aracılığıyla insanlar örgütlenmiş, okulların girişinde gergin bir hava hâkim olup her yerde siyasi görüşlerin pankartları asılmıştır. Cebeci kampüsünde Hocalı Katliamı’na karşılık gelişen tartışmalar sağ- sol kavgasına dönmüştür.  Hocalı olayını protesto edenler, kampüse girip öğrencilerle çatışmıştır.  Polislerin müdahalesi sonucu çatışma daha da büyümüştür. Yaralananlar olmuştur. Sonuç gene hüsrandır. Maalesef, hüsranla huzur yaratılmadığı gibi eğitimli gençlerin bu yolu bir çözüm, kurtuluş olarak görmesi de son derece acıdır. Şunu unutmamak gerekir, bir insana yalan gelen başka bir grubun doğrusu, bu uğurda yaşadığı ve mücadele ettiği bir olay olabilir. Bu noktalar insanlığın hassasiyetinde olması gerekir. Unutmamız gereken bir şey daha var: Doğuştan aldığımız özellikleri hiçbir tartışmaya sokmamamız gerekir. Bu yüzden bu tür anma etkinliklerinde karşı tarafa yönelik nefret söylemleri ile bir acı dindirilemez. Bu tür davranışlar, olayları daha büyük bir çıkmaza götürür.

İngiltere'nin Yardım Maskesi

Somali yaklaşık 20 yıldır şiddet olaylarının ve iklim koşullarının zorluklarından ötürü talihsizlikler yaşamaktadır.  Korsan saldırıları, açlık, kuraklık, Türkiye’ye eğitim için gelen Somalili gençler haberlerde hep gözümüze takılmıştır. Diğer birçok ülke de, Türkiye’deki yardım kampanyaları gibi Somali için yardımlar göndermiştir. Bunlardan biri de İngiltere’dir. Dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan Somali’nin geleceğini kurtarmak için kollarını sıvayan İngiltere’nin asıl amacının farklı olduğu düşünülmektedir.


Şubat 2012’de uluslararası yardım kuruluşları Londra’da bir araya gelmiş ve Somali’ye nasıl yardım edileceği hakkında görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmelerde Amerika, Almanya, İngiltere başta olmak üzere 40’a yakın ülke Somali’ye destek sözü vererek harekete geçmek gerektiğini belirtmiştir. Türkiye’de toplantıya Ahmet Davutoğlu temsilciliği ile katılmıştır. Bu yılın Haziran ayında ise diğer toplantı Türkiye’de gerçekleştirilecektir. Toplantıda genel olarak, ülkedeki güvenlik sorunu, siyasi istikrarsızlık, terör olayları, korsanlarla mücadele, insan hakları gibi konulara değinilmiştir.

Somali’de çıkacak olan petrol rezervleri de toplantının gündemini meşgul etmiştir. Yardım tekliflerinde, petrol şirketlerinin yönetimini ve gelirleri yönetme, bu konuda en fazla verimi alabilmek için Somali’ye yardım teklifinde bulundukları haberlere yansımıştır. İngiltere kendi ekonomisini feraha çıkarmak için Somali’deki petrol rezervleri üzerinde söz sahibi olmak adına ülkeye yardım etmektedir.


Somali için gerçekleşen ilk görüşme bu değildir. Öncesinde, 1991 yılında, Londra’nın ev sahipliğini yaptığı petrol ve doğalgaz kaynakları konulu bir uluslararası konferans gerçekleştirilmiştir. Burada, hem fikir olunan sonuçlardan biri Somali petrol yataklarının çok zengin olduğudur. Buna ek olarak, ülke Ortadoğu petrollerinin sevkiyatını denetlemek açısından oldukça önemli bir noktada bulunmaktadır. Yoksulluk içinde temel ihtiyaçlardan yoksun ülke, bu yüzden bazı ülkelerce ilgi odağına gelmiştir. Özellikle, ABD menşeili petrol şirketleri petrol arama ruhsatı alarak ülkeye çok fazla yatırım yapmışlardır. Ancak, ülkedeki siyasi istikrarsızlık nedeniyle faaliyetler kesintiye uğramıştır. 2012 yılında ise halen bu hedef değişmemiştir, Somali için yoğun çalışmalar yapan İngiltere’nin aslında hedefinde petrol rezervleri olduğu açıklanmıştır. Bu açıklama, Somali Uluslararası İşbirliği Bakanı tarafından gelmiştir. Şimdi deneme sırası İngiltere’dedir.


Savaş ve iç karışıklarla dünyaya sesini duyuran Afganistan’da ham petrol ve gaz rezervleri çok fazladır. İşletilmeyen en fazla petrol rezervine sahip ülke dış güçlerin işgaline açık bir durumdadır. Bunu elde etmek için; gelişmiş ülkeler, insani yardım ve güvenlik sorunu gibi müdahaleleri gerekçe göstermektedir.

Yardım olarak görülen birçok yakınlaşma, ülkede bakir bulunan petrol ve gaz kaynaklarına hâkim olabilme düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Halk temel ihtiyaçlardan yoksun olduğu için dış güçleri kolayca kabul etmektedir buna ek olarak iç çatışmalardan, baskıcı milis güçlerin şiddetinden ve terörden kaçan halk dış güçleri adeta bir kurtarıcı olarak görmektedir.



1 Mart 2012

2010 anayasa değişiklikleri.. hatırlayalım bi =)

2010 ANAYASA DEĞİŞİKLİKLERİ

1.)Kadınlar,çocuklar,yaşlılar,özürlüler,şehit dul ve yetimleri ile gazilere “Pozitif Ayrımcılık” yapılabilecek.

2.)Yurtdışına çıkış yasağı hakim kararıyla konulabilecek. Askerlik ve vergi borcu yurtdışına çıkış için engel teşkil etmeyecek.

3.)Devlet her türlü istismara ve şiddete karşı koruyucu önlem almakla yükümlü olacak.

4.)İşçiler aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olabilecek.

5.)Memurların toplu sözleşmesinde son karar sahibi “Kamu Görevlileri Hakem Kurulu” olacak.

6.)Meclis Başkanlığı’na bağlı “Kamu Denetçiliği Kurumu (Ombudsman) kurulacak. İdare ile ilgili uyuşmazlıklar yargıya gitmeden uzlaşma ile çözülmeye çalışılacak.

7.)Partisinin kapatılmasından sorumlu olarak yasaklanan milletvekili bağımsız olarak yasama dönemi sonuna kadar meclis üyeliğine devam edecek. Yasama dönemi sonrası 3 yıl siyasi yasaklı olacak.

8.)Meclis Başkanlığı 2’şer yıllık 2 dönem için seçilecek.

9.)Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararları ve memurlara verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu açıldı.( Terfi ve kadrosuzluk nedeniyle TSK ile ilişkisi kesilen albaylar ve generaller yargı yolunu kullanamayacak.)

10.) “Ekonomik ve Sosyal Konsey” kurulacak.

11.) 12 Eylül askeri darbesini yapanlar, darbenin karar organları ve darbenin işlemlerine karşı yargı yolu açıldı.

12.) Memurların özlük hakları toplu sözleşmede görüşülebilecek.

13.) Siviller sadece savaş durumunda askeri yargıda yargılanabilecek.

14.) Anayasal düzene karşı darbe veya darbe teşebbüsünde bulunanlar sivil mahkemelerde yargılanabilecek.

15.) Grevde iş yerinde oluşan zarardan sendika sorumlu olmayacak. Siyasi amaçlı grev, dayanışma grevi, genel grev, iş yavaşlatma ve direnişte anayasal engel kalmayacak.

16.) Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapılabilecek.

17.) TSK Kuvvet Komutanları ve Meclis Başkanı Anayasa Mahkemesinde yargılanabilecek.

18.) Anayasa Mahkemesi üyeleri 12 yıl görevde kalabilecek, 65 yaş üst sınır oldu.

19.) Anayasa Mahkemesi üye sayısı 17 oldu. Bunlardan 14 üye Cumhurbaşkanı tarafından seçilecek. Cumhurbaşkanı 4 üyeyi,- Avukatlar,- Üst kademe yöneticiler,- En az 5 yıl deneyimli Anayasa Mahkemesi raportörleri,- Birinci sınıf hakim ve savcılar,arasından “doğrudan” atayabilecek.Cumhurbaşkanı tarafından atanacak 10 üye ise,-Yargıtay,- Danıştay,- Askeri Yargıtay,- Askeri Yargı İdare Mahkemesi,- YÖK,“tarafından gösterilen adaylardan” Cumhurbaşkanı tarafından seçilerek atanacak.Kalan 3 üye ise TBMM tarafından,- Sayıştay,- Barolar Birliği,“tarafından gösterilen adaylar arasından” seçilerek atanacak.

20.) Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ( HSYK ) üye sayısı 22 , yedek üye sayısı 12 oldu. HSYK 3 daire halinde çalışacak. Başkanı Adalet Bakanı olmaya devam edecek, Adalet Bakanlığı Müsteşarı kurulun doğal üyesi olacak. Geriye kalan 20 asıl üyenin seçimi şu şekilde yapılacak;

- 4 üye yüksek öğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri, üst kademe yöneticileriyle, avukatlar arasından Cumhurbaşkanınca,

- 3 üye Yargıtay üyeleri arasından Yargıtay Genel Kurulunca,

- 2 üye Danıştay üyeleri arasından Danıştay Genel Kurulunca,

- 1 üye Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulunca kendi üyeleri arasından,

- 7 üye birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş adli yargı hakim ve savcıları arasından adli yargı hakim ve savcılarınca,

- 3 üye idari yargı hakim ve savcıları arasından idari yargı hakim ve savcılarınca,seçilecek.



HSYK üyeleri 4 yıl için seçilecek. Süresi biten üyeler yeniden seçilebilecek.Kurul üyeliği seçimi, üyelerin görev süresinin dolmasından önceki 60 gün içinde yapılacak. Kurulun ''meslekten çıkarma'' cezasına ilişkin kararlarına itiraz yolu getirilecek. Kurulun diğer kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamayacak.

Etiketler

göbek eritme (3) candan erçetin (2) kanarya (2) temizliği (2) tubun faydaları (2) 19 (1) 1970 (1) 200 tane gezegeniniz varmış gibi yaşıyorsun ancak yalnızca bir dünyamız var (1) 35 ölü (1) A1 (1) AGİT (1) Affrican Commission (1) Afrika Şartı (1) Madde 19 vatandaşlıktan çıkarılma (1) Mahkeme (1) Mariami Abduselişi (1) O beni “Herhalde” sevmiş. (1) Women's Rights (1) acıtıyor (1) adım google'da çıkmasın (1) algı gerçektir (1) altın (1) altınları (1) amniyo sentez (1) amniyosentez (1) ankara (1) arama motoru (1) asma (1) auto erotic asphixication (1) ayak (1) ayak temizliği (1) azınlık hakları (1) ağlamak (1) ağız kokusunu önlemek (1) babet yara yaptı (1) bahar (1) baklava (1) bakım (1) balböceği (1) barış manço (1) batı trakya türkleri (1) bel kemeri (1) brokoli salatası (1) brugge porselen (1) brütüs (1) bulantı (1) buzdan müze. (1) böğürtlenimsi (1) can dündar (1) caught in the middle (1) cemal süreya.. (1) depeche mode (1) deprem (1) dirsek bakımı (1) diş eti (1) diş ipi (1) diş sağlığı (1) dondurma (1) dondurucu soğuk (1) downsendromu (1) düğün davetleri (1) el ayak bakımı (1) el kuruluğu (1) el nemlendiricisi (1) elma (1) elmalı cevizli puding (1) fahri (1) forum (1) foça (1) free love (1) funda arar (1) geceler. (1) genetik hastalıklar (1) genç (1) godotyu beklerken (1) google (1) gögüs (1) gökçe (1) güney afrika (1) güneşli bir sabah (1) hakikat komisyonu (1) havilland krem (1) hepatit b (1) hitler (1) hocam (1) hz.muhammet (1) iktisat (1) ileri yaştaki kadınlar (1) ipuçları (1) ishal (1) istanbul (1) isviçre (1) italy (1) jane eyre (1) jinekoloji (1) jooble (1) jooble-tr.com/ (1) joseph (1) julide ateş (1) kadınlar için şınav (1) kafes temizliği (1) kanser riski (1) karartma günleri (1) karpuz çekirdeği (1) karsı dağların heybetinden mi gireyim?? (1) karın düzleştirme (1) kavun (1) kazaklı tüy =) (1) kilo almak (1) kissing you goodbye (1) konular (1) kpss (1) kuklagiller... (1) kusma (1) kuyumcu (1) külah (1) külah pasta (1) kırmızı turp (1) kızgın güneş (1) lavanta (1) lavanta çayı (1) leperuj (1) leyla ile mecnun (1) mekik (1) mengele (1) muhabbet kuşu (1) muhabbet kuşu bakımı (1) muhabbet kuşu banyo (1) muz sesleri (1) nara (1) nedensiz (1) nelson mandela (1) oldies (1) pamela anderson (1) patatesli börek (1) patatesli peynirli börek (1) patos (1) pervasız (1) peygamber efendimiz (1) peynir (1) phokaia (1) plastik su şişeleri (1) porselen bebek (1) poselen bebek (1) push up (1) rafet el roman nerdesin (1) roboski (1) sarı lira (1) sayesinde (1) sende mi brütüs (1) senede bir gün (1) sivrisinek (1) sivrisinek kovar (1) soframız (1) sor dağılımı (1) sosyal (1) soğan (1) star tv (1) storia di un tale (1) su (1) suluk (1) sus küçüğüm söz büyüğün (su küçüğün söz büyüğün (1) süt (1) sınav nasıl çekilir (1) sırt yağı eritme (1) tam buğday ekmeği ve faydaları (1) ters mekik (1) the gummy bear (1) the pierces (1) tooner dolls (1) torba (1) trt haber (1) tuttu fırlattı (1) tüylenmiş kazak (1) uludere (1) under the tuscan sun (1) uygun ayakkabı seçmek (1) vasiyet (1) yalnızlık 2013 (1) yalnızlık kalbimin ilelebet sahibi (1) yaz salatası (1) yağ yakan besinler (1) yağ yakma (1) yeni logo star tv (1) yeşillik (1) yorgun (1) yorulmadan zayıflama (1) yumurta (1) yüzünden.. (1) zayıflamak (1) zeybek vs yunanistan davası (1) çanta (1) çat pat deil sular seller gibi (1) çıtır börek (1) çığlık (1) ölüm orgazmı (1) öteki kadın (1) özel geceler çin (1) üniversite (1) şınav (1)