her şeyin tarihi vardır oysa, insanlık tarihi, din tarihi, tıp tarihi, kadının tarihi, aşkın tarihi... aşkın tarihi bence en önemli ve en keyifli kısmıdır tarihi olayların... oldukça anlamlı bir aşkın tarihini not etmek isterim buraya da..
mimar sinanın aşkını... herkes mimar sinanı bilir ama sadece adını bilir ne zaman yaşadığını ve nerde yasadığını değil. ben de bilmezdim ama bugünden sonra biliyorum. =)
evet mimar sinanın yüce dillere destan aşkını anlatmak istedim bugün..
1522 de Kanuni Sultan Süleymanın büyük büyük aşkı Hürrem Sultan dan bir kız çocuğu olur. efsane bir aşkın çocuğudur. bu efsane ve anlamlı aşkın meyvesine de Mihrimah adını verirler. farsça güneş ve ay anlamına gelir...
Mihrimah Sultan evlenme yaşına geldiğinde iki tane talibi olur. Birisi Diyarbakır valisi Rüstem Paşa, diğeri de esas oğlan Mimar Sinan'dır. Hürrem Sultan kızı Mihrimah Sultan için Rüstem Paşayı uygun görür ve kızını onunla evlendirir. Mimar Sinan o zamanlarda ellisindedir. Ve Hürrem Sultan Mimar Sinan'ın Mihrimah'a olan aşkını da çok iyi bilmektedir ama Rüstem paşayı tercih eder..
Mimar Sinan deli gibi tutkun oldu kadına ulaşamamıştır ve o artık başkasınındır..Fakat o'na olan aşkını ve dillere destan güzelliğini sanatına yansıtmıştır. Mimar Sinan'a İstanbul'un Üsküdar semtinde bir cami yapması fermanı buyrulur.. İki minareli oldukça heybeti ve dışardan görüntü itibarıyle kubbelerin görüntüsü açısından saçları omuzlarına dökülmüş bir kadın silueti gibi Rüstem paşa ve mihrimah sultanı temsil etmeye çalışır..Bir başka rivayete göre de, eteklerini giymiş bir kadın siluetindedir..Fakat bu büyük heybetli camii, farklı bir tarzda yapıldığı için karanlık bir cami olmuştur. Buda rüstem paşaya olan kinini yansıtmış ya da rüstem paşanın kötü kalpli bir insan olduğunu yansıtmaya çalışmıştır. bu cami dediğim gibi padişah fermanı ile yapılmıştır..
Daha sonra hiç bir talimat olmadan, diğer camiiden 14 yıl sonra o güne kadar ilk defa padişah fermanı olmaksızın bir camii yapımına imzasını atar mimar sinan..Edirnekapı surlarının sırtında, herkesçe çok ragbet görmeyen bir yere, oldukça ıssız ama istanbulun en yüksek tepesine aşkının yüceliğini ama bir o kadar yalnız kalışını, aşkının ıssızlığını anlatmak amaçlı ikinci eserini yapar.
bu cami de Mihrimah Sultanın o duru, doğal ve asil güzelliğine istinaden küçücük minarelerden oluşur yani bir minareden ibaret olup o da sadece 38 metredir.fakat, o küçük minarenin üzerindeki pencere sayısı o kadar çoktur ki =) 161 pencereden oluştuğunu düşünürsek =) 161 pencere, iç güzelliğinin ne kadar aydınlık ve duru-berrak olduğunu temsil eder. Gün ısığı her kösede resmen dans ediyor edasında olurmuş.. o tarihte tabiki böyle bir eserin yapılması olağanüstü derecede önemlidir... Caminin minare kenarlarındaki upuzun işlemelerde, o güzel ayak topuklarını ve saçlarını övmektedir. Cami iki minareli olması gerekirken tek minareli olarak bitirilmiştir. Bu da aşkın yalnızlığını, bir aşkın ıssız geçirilmesine işaret eder.. yalnızlığı simgeler kısaca..
daha da ilgincini şimdi anlatma zamanı, aşkını öyle bir mühürlemiş, efsunlu hale getirmişki o eski sevdalara imrenmemek ve o günlerden etkilenmemek elde değil =)
-iki caminin de yeri aslında çok özenle seçilmiştir.
-her ikisi de güneşin doğma ve batma yerlerinin tespiti ile inşa edilmiştir.
-Edirnekapıdaki camiyi ve üsküdardaki camiyi aynı anda görebileceğiniz bir yer tespit edin.
21 mart gün batımında-ekinoks (mihrimahın doğum günü de o 21 marttır) görülecek olan manzara muhteşemmiş =)
-edirnekapı camiinin tek minaresinin ardından günaş batarken Üsküdardaki cami minarelerinin arasından da ay doğmaktadır..
- mihrimah ı gerçekleştirmiş aaa dediğinizi duyar gibiyim... ay ve güneş o camilerin yakınından aynı anda 21 martta yani mihrimahın doğum gününde görülmektedir..
-ne güzel değil mi =)
-iki cami arasında aşk adında bir kitap var dileyen okusun =))
İSTANBUL EDİRNEKAPI CAMİİ |
ÜSKÜDAR MİHRİMAH KÜLLİYESİ,camii |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder