9 Aralık 2010

Hazır Giyim Sanayide Kadın Emeği


Sanayide kadın emeği çoğunlukla ucuz emekle eşdeğer görülür. Yeni üretim sistemlerinde, hazır giyim sektöründe kadın emeğinin su götürmez bir önemi vardır.  Geçmişte ve günümüzde kayıt dışılık, küreselleşmenin gereği olan uluslararası rekabet için olağan görülmektedir. İşverenlerin yüksek ücret talep eden örgütlü çalışanlardan kaçması, onların yerine örgütlenmemiş ucuz işgücü alımıyla dengelenmektedir.  Bu aşamada, çalışanların emek üretim süreçleri denetlenmemektedir.  Denetim dışı ekonomiyle vergilerden ve sosyal sorumluluklarla ilgili yasaların dışında kalırlar ve bu durum ek bir kaynak aktarımı anlamına gelmektedir. Uluslararası rekabet koşullarına ayak uydurabilmek, rekabet halinde olmak için maliyeti düşürmek gerekir ve ucuz işgücüne ihtiyaç duyulur.  Bununla birlikte kayıt dışı ekonomiye sığınılır. Kayıt dışı emek, özellikle küçük ölçekli üretim yerlerinde yaygındır. Ev eksenli çalışmalar, akrabaların ücretsiz çalışması gibi faaliyetler kayıt dışı emeği oluşturur.  Kayıt dışı kesimde kısıtlı sermaye ile başlayan firmalarda kullanılan işçinin sigortalı olup olmadığını ya da gelirini doğru beyan edip etmediğini belirlemek oldukça güçtür. Bu küçük ölçekli firmalarda, akraba ya da aile içi bireylerin çalıştırılması oldukça yaygındır, bu da bize esnek çalışma davranışlarını kanıtlar. Bunun ötesinde, kayıt dışı ekonomik çalışmanın yaygınlaşması, kadın ve çocuk işgücünün giderek önem kazanmasıyla bağlantılıdır.
 
Kadın ucuz emek anlamına geliyorsa bunun sebeplerini sıralamak gerekir. Öncelikle, işverenlerin gözünde eve ekmek parası götüren erkektir, kadın ise katkıda bulunandır. Erkeğe ödenen ücret çoğunlukla tüm aileye ödenen ücret gibi görülür.  Kadın ise bağımlı ve az önem taşıyan işçiler olarak görülmekte ve kadına az ücret ödenmektedir. Başka sebepler saymak gerekirse, kadın erkekten daha çok değişime tabidir. Yani, kadın evlenir, doğum yapar, çocuk bakar, evdeki yaşlı ya da rahatsıza bakmakla yükümlüdür. Bu sebeple, kadın işe gidemediği vakit yerine başkası geçmektedir. Kadın bu tür sorumluluklarından ve ataerkil baskıdan ötürü sendikal faaliyetlere vakit ayıramamaktadır. İşbölümünün cinsiyete göre ayrılmış olup, kadın emeğinin becerisiz işgücü olarak görülmesi kadın emeğini ucuz emek olarak gösterir. Örneğin, konfeksiyon sektöründe, çoğu iş sabır, dikkat, incelik gerektirmekte ve bu doğrultuda kadın işgücü tercih edilmekte ve daha ucuza mal olmaktadır.
Hazır giyim sektöründe çalışan kadınların özellikleri, aile yapıları, toplumsal kimlikleri bilmek bize kadın emeğinin ucuz emek olduğu hakkında fazlasıyla bilgi verecektir. Öncelikle, konfeksiyon sanayide istihdam edilen kadınların yarısı 25 yaşın altında, yarıdan fazlası bekar ve ilkokul mezunu ve düşük gelirli ailelere mensupturlar. Diğer kısımda, modelist olup eğitim almış ve girişimci kadınlardır ancak bunlar oldukça azdır. Sigortalı işçi çalıştıran firmalarda genelde evli kadın, işveren tarafından istihdam edilmek istenmez çünkü evlilikle beraber doğumla gelecek olan bazı haklarını kullanmak isteyen kadın firma için külfet olacaktır.  Ancak, sigortasız ve sendikasız işçi çalışan yerlerde bu durum söz konusu değildir. Kayıt dışı ekonomi dahilindeki işyerlerinde medeni durum önem taşımamaktadır. Kadınların ailelerinde İstanbul’un yaşam koşullarına ayak uydurabilmek için diğer bireylerde çalışmaktadır. Örneğin, birden fazla çalışanın olduğu aile sayısı %87,4 e ulaşmaktadır. [1]
Ücret farklarına tekrar değinmek gerekirse, büyük firmalarda ücretler belirli iş tanımlarına göre yasal olarak belirlenmiş olup ancak işinde uzmanlaşmış olanlar biraz daha yüksek ücret almaktadırlar.[2] Küçük firmalar içinse, ücret anlayışı beceriye dayanmakta, eğer kadın erkekten daha iyi iş çıkarıyorsa daha fazla ücret aldığı görülebilir. Ancak, ücret farkı kadın ve erkek işi diye ayrılan işler arasındaki ayrım nedeniyle oluşmaktadır. Kayıt dışı sektörde sigortasız işçiler, sigortaya ödenen parayı ücret olarak aldığı için işgücüne katılan gruplar kayıt dışı piyasayı tercih etmektedirler. Çalışanların başlıca kaygısı, çalıştıkları işte devamlılığı sağlayabilmektir.  Sigortasız ve örgütsüz işgücü için tek ölçüt aldığı ücret olup, uzun dönemli çalışmayı bir lüks olarak görmekte ve günlerini kurtarmaya bakmaktadırlar.
Kadınların konfeksiyon sanayinde rekabet gücü kazanımı açısından firmalara faydaları vardır fakat görünmeyen kısmında yaşanılan zorluklar da bedel olarak kadına ödetilir. Örneğin, zor çalışma koşulları, erken yaşta başlayan çalışma yaşamı, uzun çalışma saatleri kadını yıpratmaktadır.   İlkokul eğitiminden sonra mahalle arasında bir işte kayıtsız, güvencesiz ve az ücretle çalıştırılan kızlar zamanla makinelerin kullanımını öğrenmiş olurlar, aileler de işyerindekileri tanıdıkları için kolayca denetleyebilme gücüne sahiptir. Kız çocuğunun arkadaş çevresi de o tür yerlerde çalıştığı için genç yaşta kızların çalışması artık yadırganan bir durum olmayıp, zorunluluk haline gelmiştir. Uzun çalışma saatleri içinse; örneğin, önemli siparişlerin olduğu zamanlarda saat kavramı yok olmaktadır. Başka bir şekilde, bazı dönemlerde işler yoğunlaşmaktadır ve kadınlara ek mesai ücret ödenmeden ek mesaiye bırakılırlar.
İşyerinde oluşan patriarkal denetim hakkında konuşmak gerekirse, küçük ölçekli firmalarda birbirleriyle akraba çalışanlar oldukça fazladır. İşverenin firma ilişkilerinin aile gibi olduğunu söylemesi ve orada çalışanların birer namus bekçisi olmaları, çalışan kadınları kendi bacıları, kızları olarak görmeleri, evde yaşanan baskının işyerinde de hâkim olduğunu bize göstermektedir. Kadın evden uzaklaşırken aile içinde olan olaylardan iş yerinde de sıyrılamamaktadır. Buna ek olara, erkek işçilerde kadınları denetlemek hakkını kendilerinde görmektedirler.
Güvencesiz çalışmaya değinmek gerekirse, kayıtsız firmaların artışı, sektörde sosyal güvenceden yoksun çalışanlarında sayısını artırmaktadır. İşverenler, ek vergilerden ve kesintilerden işçi sayısını az göstererek kaçmaktadırlar.[3] Yüksek ücret için sigortasız çalışmayı kabul eden çalışanların ailelerinde sigortalı birinin olması onlar için yeterli görülür. Yani, diğer çalışanlar sigortalı olmadan da bazı hizmetlerden ücretsiz faydalanmaktadırlar. Çoğu işçi geleceğe yatırım yapmayı düşünmektense kazanılan parayla durumlarını iyileştirmeye ve bugünü kurtarmaya eğimlidir.
Evli ve çocuk sahibi olan kadınlar daha çok yük üstlenirler. Çalışma hayatıyla beraber ev işlerini de beraber götüren kadınlardan hiçbir işin aksatılmaması beklenir aksi takdirde kadın bir seçim yapmak zorunda kalacaktır. Çalışan kadınların çocuklarını büyütme sürecine bakarsak, doğumdan sonra çalışmaya ara veren kadınlar tekrar işlerine dönmüştür, uzun süre ara verenlerin payı ise %30lar düzeyindedir.  Çocuk sahibi kadınların çocuklarına akrabaların bakması oldukça yaygındır. Ancak, kadın eve geldiğinde tüm yük kadına yüklenmektedir, bu da bize ev içi paylaşımın az olduğunu gösterir. Başka bir zorluk, kadının günü ev ve iş arasında mekik dokumakla geçer. Kadın kendine zaman ayırmayı bir lüks olarak görmektedir. Çalışan kadınların %14,2’si mahalle dışına ancak 2-3 ayda bir çıktıklarını söylemektedirler.
Çalışma yaşamının kadın emeğine sağladığı katkılara değinmek gerekirse, kadınlar özellikle birkaç işe girip çıktıktan sonra işle ilgili kararlarını kendileri vermektedir. Kadın para kazanma durumuna gelmenin önemli olduğunu ve bunun bağımsız karar verme süreçlerinde etkili olduğunu düşünmektedir. Kadınlar, çalışmanın bir yaşam biçimi haline geldiğini görmekte ve evlilik, doğum gibi nedenlerden dolayı çok fazla çalışmaya ara vermedikleri görülmüştür. Kadın kendi kendini geçindirebildiğinde evlenme isteğinin azaldığı saptanmıştır. İşyerinde yükselmek ve daha iyi bir konuma gelip fazla para kazanmayı istemek çalışan her kadın için geçerlidir. Overlokçu kadınların ilk hedefi Singerci olmaktır, çünkü singercinin iyi koşullarda çalışacağı bilinmektedir. Ancak, kadınların hiç biri firma yöneticisi olmayı düşünmemekle birlikte daha üst konuma gelmek için çaba sarf ettikleri belirtilmiştir. Kısaca, kadın emeği ucuz emek olarak görülüp, akrabalık ve hemşerilik ilişkileri üzerinden üretime taşınmaktadır. Kadın çalışma yaşamında nasıl ve nerede çalışacağına ataerkil sistem karar vermektedir.
Kapitalizm ve ataerkil ilişkiler çerçevesinde kadın emeğini inceleyecek olursak, ataerkilliği tanımlamalıyız. Kadın hayatının her aşamasında ataerkillik vardır. Ataerkillik, erkeklerin kadınlar üzerindeki egemenliğinin değişik biçimleri ve kurumsallaşmasını vurgulamak için kullanılır.[4] Ücretli çalışma yaşamı, ev içi yeniden üretim, devlet, din, eğitim, medya gibi kültürel yapılar, cinsellik ve kadına yönelik şiddet ataerkilliğin yapısal formudur. Bunlar ataerkilliği oluşturmaktadır.  Cinsiyete dayalı iş bölümü anlayışına dayanan kadın işleri ayrımı genellikle enformel nitelik taşıyan işlerdir. Bu işlerde ataerkil baskı çok yoğun olarak hissedilmektedir. Kadının üzerinde kurulan otorite özel hayatta da vardır kamusal alanda da vardır. Yani, emek piyasalarında da kadın emeğinin nasıl kullanılacağını belirleme üzerinde ataerkillik vardır. Erkekler namusu korumak adına kadınlara baskı yapmakta, kadınları iş hayatından soyutlamakta, onlara ev hayatının uygun olduğunu düşünmektedirler. Ataerkillikte, kadın bağımlı ve boyun eğen olarak görülür. Toplumsal olarak ahlaki, uygun görülen kalıplara uymak aileyi namuslu, temiz kılmaktayken, kadının dışarıda çalışması bazen uygun görülmeyebilir. Kandiyoti, erkek egemen bu sistemle ilişkilerini’’ataerkille pazarlık’’ olarak tanımlar ve kadınların bu sistem dâhilinde terbiyeli ve ağırbaşlı olmak karşılığında korunduklarını belirtir.
İstanbul hazır giyim sanayinde kadın emeğini ele alırken Saniye Dedeoğlu ücretsiz aile işçileri, ev eksenli çalışan kadınlar ve göçmen kadınlar açısından incelemiştir. Bu üç grupta üretime katılımı belirleyen ataerkilliktir. Bazen kadın emeğini üretime yönlendirmekte, bazen kadın emeğini değersiz kılarak görünmez kılmakta, bazen yasadışı olarak ülkede çalışan göçmen kadın emeğini ucuz emeğe dönüştürmektedir.
Atölyelerde gizli işçi olarak çalışan kadınlar ücretsiz aile işçileridir. Aile tarafından kontrole tabi tutuldukları için ataerkil toplumsal cinsiyet anlayışının devamlılığını korur.  Öte yandan, kadının yaptığı iş; geçici ve aileye katkı olarak görülür. Erkek, evi geçindirendir anlayışı yüzyıllardır değişmemiştir. Kadının çalışması hiçbir zaman aile içindeki anne ve eş rollerini değiştirmez. Toparlamak gerekirse, kadının çalışması ailenin rızasına bağlıdır ve kadın daha çok aile, akraba, komşu tarafından işletilen firmalarda çalışmaktadır. Bu tür akrabalık ilişkilerinden doğan çalışma fırsatları, kadının tam olarak özgürleşmesine yardımcı olamaz. Çünkü kadın, ücretsiz aile işçisi olarak çalışmakta veya az miktarda eline para geçmekte ve bu aile tarafından denetlenmektedir. Veyahut başka bir işletmede çalışacak olan kızın annesi, işveren tarafından kızlarının davranışlarının yakından takip edilmesi gerektiğinden emin olmak ister. Kadınlar üzerine kurulan kontrol, ev hayatında olduğu gibi kamusal alanda da kadınları bulur.
   Küçük ölçekli hazır giyim firmalarında genel olarak iki tür işgücü kaynağı vardır. İlki bahsettiğimiz, atölyenin esas işçileri aile bireyleridir.  İkinci tür ise, atölyeye aile dışından katılan işçilerdir, düşük ücretle istihdam edilen ev eksenli çalışanlardır.  Atölye sahibinin yakını olan birkaç kadın, çevresinde çalışma istekli olan kadınları bulup, onları organize etmekle görevlidir.
Ev eksenli çalışan kadınlara bakacak olursak, ilk akla gelen parça başı iş yapanlardır. Yüksek fiyatla satılan markalı giyecekler üreten ve üretimini sınırlı bir tüketici için yapan firmalar, evden üretim yapan kadınlarla doğrudan iletişim kurarlar.[5] Bazı firmalar ise üçüncü şahısları görevlendirerek, ondan istenilen işlere uygun kadınlar bulmasını ister. Bazen de, kadınlar kulaktan kulağa, tanıdık aracılığıyla iş ilanlarından haberdar olmaktadır. Hem tanıdıklık hem de akrabalık ilişkilerinin olması iş edinme anlamında oldukça önemlidir. Ev eksenli üretimde, bu üretimin organize edilmesi kadınlara bağlıdır ve kadınlar arası kurulan iletişim, dayanışma sayesinde kadınlar iş edinebilmektedir. Esnek kuralların oluşuna, kadına fazla gelen işin başka kadınlar tarafından hafifletilmesini ve ücretin aralarında paylaşılmasını örnek verebiliriz.
Göçmen işçiler için Azerbaycanlı kadınlar örnek alınmıştır. İki ülke arasındaki coğrafi yakınlık, vize kolaylığı, konuşulan dilin benzer olması Azerbaycanlı işçileri Türkiye’ye çekmektedir. Göçmen aile bireyleri İstanbul konfeksiyon sanayinin işçileri haline gelmektedir.[6] Azeri kadınlar ve çocukları vasıf gerektirmeyen işlerde ucuza çalıştıkları için tercih edilmektedir. Zorlu şartlarda çalışmayı kabul eden göçmen işçiler, işverenler tarafından ücretlerin ödenmemesi ya da polis korkutması gibi olaylarla karşılaşmaktadırlar. Göçmen işçilerin sınır dışı edilmekten korktuğunu bilen işverenler, antlaşmazlık halinde göçmenleri polise ihbar etmekle korkutup onları çalıştırmaktadır. Göçmenlerin Türkiye’de çalışmasını düzenleyen yasa yeterli değildir. Bunların dışında, fiziksel ve sözel şiddete maruz kalan kadınlar işlerini kaybetmemek için sessiz kalmaktadırlar. Savunmasız ve çaresiz oluşları Azeri kadınların karşılaştığı zorlukları kanıtlar.
Kısaca,Türkiye ekonomisinde 1980’lerde baş gösteren yapısal uyum politikaları, rekabetçi bir hazır giyim sektörü yaratmıştır.  Kadın işgücünün üretime dahil edilmesiyle maliyetler azalmış ve kayıt dışılık artar hale gelmiştir. Kadınlara uygun olarak görülen, aile tarafından tasvip edilen, tanıdık firmalarda çalışmaya başlayan kadın birçok zorluk yaşasa da çalıştığı için kendini başarılı düşünmektedir. Kadının dışarıda çalışması, onu bir anne ve ev kadını olarak aldıkları rollerin devamı gibidir. Kadının aileye katkısı %40’ larda olsa bile sadece eve yardım olarak görülmektedir. Hazır giyim sanayinin küreselleşmesi, aile ve akrabalık bağları üzerinden örgütlenen atölyelere eklemlenen kadın, çocuk ve göçmen emeği sayesinde mümkün olmaktadır.

Dedeoğlu, Saniye: Endüstriyel Üretimde Kadın ve Göçmen Emeği: Ataerkillik ve Enformel Emek, ‘’Kapitalizm, Ataerkillik ve Kadın Emeği’’ içinde, 1998.
        Eraydın, Ayda: Ekonomik Başarının Yükünü Üstlenenler: Dış Pazarlarda Rekabet Gücü Kazanan Konfeksiyon Sanayinde Kadın Emeği, ‘’Kadın Emeği ve İstihdamındaki Değişmeler’’ içinde, 1998.


[1]  Ayda, Eraydın: Ekonomik Başarının Yükünü Üstlenenler:Dış Pazarlarda Rekabet Gücü Kazanan Konfeksiyon Sanayiinde Kadın Emeği, ‘’Kadın Emeği ve İstihdamındaki Değişmeler’’ içinde, 1998, sf:118
[2] Ayda, Eraydın , sf: 119
[3] Ayda, Eraydın , sf: 127
[4]   Saniye Dedeoğlu: Endüstriyel Üretimde Kadın ve Göçmen Emeği:Ataerkillik ve Enformel Emek, ‘’Kapitalizm, Ataerkillik ve Kadın Emeği’’ içinde, 1998, sf:250.
[5] Saniye Dedeoğlu, sf:265
[6] Saniye Dedeoğlu, sf:270

Hiç yorum yok:

Etiketler

göbek eritme (3) candan erçetin (2) kanarya (2) temizliği (2) tubun faydaları (2) 19 (1) 1970 (1) 200 tane gezegeniniz varmış gibi yaşıyorsun ancak yalnızca bir dünyamız var (1) 35 ölü (1) A1 (1) AGİT (1) Affrican Commission (1) Afrika Şartı (1) Madde 19 vatandaşlıktan çıkarılma (1) Mahkeme (1) Mariami Abduselişi (1) O beni “Herhalde” sevmiş. (1) Women's Rights (1) acıtıyor (1) adım google'da çıkmasın (1) algı gerçektir (1) altın (1) altınları (1) amniyo sentez (1) amniyosentez (1) ankara (1) arama motoru (1) asma (1) auto erotic asphixication (1) ayak (1) ayak temizliği (1) azınlık hakları (1) ağlamak (1) ağız kokusunu önlemek (1) babet yara yaptı (1) bahar (1) baklava (1) bakım (1) balböceği (1) barış manço (1) batı trakya türkleri (1) bel kemeri (1) brokoli salatası (1) brugge porselen (1) brütüs (1) bulantı (1) buzdan müze. (1) böğürtlenimsi (1) can dündar (1) caught in the middle (1) cemal süreya.. (1) depeche mode (1) deprem (1) dirsek bakımı (1) diş eti (1) diş ipi (1) diş sağlığı (1) dondurma (1) dondurucu soğuk (1) downsendromu (1) düğün davetleri (1) el ayak bakımı (1) el kuruluğu (1) el nemlendiricisi (1) elma (1) elmalı cevizli puding (1) fahri (1) forum (1) foça (1) free love (1) funda arar (1) geceler. (1) genetik hastalıklar (1) genç (1) godotyu beklerken (1) google (1) gögüs (1) gökçe (1) güney afrika (1) güneşli bir sabah (1) hakikat komisyonu (1) havilland krem (1) hepatit b (1) hitler (1) hocam (1) hz.muhammet (1) iktisat (1) ileri yaştaki kadınlar (1) ipuçları (1) ishal (1) istanbul (1) isviçre (1) italy (1) jane eyre (1) jinekoloji (1) jooble (1) jooble-tr.com/ (1) joseph (1) julide ateş (1) kadınlar için şınav (1) kafes temizliği (1) kanser riski (1) karartma günleri (1) karpuz çekirdeği (1) karsı dağların heybetinden mi gireyim?? (1) karın düzleştirme (1) kavun (1) kazaklı tüy =) (1) kilo almak (1) kissing you goodbye (1) konular (1) kpss (1) kuklagiller... (1) kusma (1) kuyumcu (1) külah (1) külah pasta (1) kırmızı turp (1) kızgın güneş (1) lavanta (1) lavanta çayı (1) leperuj (1) leyla ile mecnun (1) mekik (1) mengele (1) muhabbet kuşu (1) muhabbet kuşu bakımı (1) muhabbet kuşu banyo (1) muz sesleri (1) nara (1) nedensiz (1) nelson mandela (1) oldies (1) pamela anderson (1) patatesli börek (1) patatesli peynirli börek (1) patos (1) pervasız (1) peygamber efendimiz (1) peynir (1) phokaia (1) plastik su şişeleri (1) porselen bebek (1) poselen bebek (1) push up (1) rafet el roman nerdesin (1) roboski (1) sarı lira (1) sayesinde (1) sende mi brütüs (1) senede bir gün (1) sivrisinek (1) sivrisinek kovar (1) soframız (1) sor dağılımı (1) sosyal (1) soğan (1) star tv (1) storia di un tale (1) su (1) suluk (1) sus küçüğüm söz büyüğün (su küçüğün söz büyüğün (1) süt (1) sınav nasıl çekilir (1) sırt yağı eritme (1) tam buğday ekmeği ve faydaları (1) ters mekik (1) the gummy bear (1) the pierces (1) tooner dolls (1) torba (1) trt haber (1) tuttu fırlattı (1) tüylenmiş kazak (1) uludere (1) under the tuscan sun (1) uygun ayakkabı seçmek (1) vasiyet (1) yalnızlık 2013 (1) yalnızlık kalbimin ilelebet sahibi (1) yaz salatası (1) yağ yakan besinler (1) yağ yakma (1) yeni logo star tv (1) yeşillik (1) yorgun (1) yorulmadan zayıflama (1) yumurta (1) yüzünden.. (1) zayıflamak (1) zeybek vs yunanistan davası (1) çanta (1) çat pat deil sular seller gibi (1) çıtır börek (1) çığlık (1) ölüm orgazmı (1) öteki kadın (1) özel geceler çin (1) üniversite (1) şınav (1)