19 Ocak 2012

G.A. Hakikat Komisyonu İnceleme

Giriş:
Geçmişi hatırlarken, unutulmayan olaylar vardır, yıl dönümleri akla gelir, kaybedilenler saygıyla anılır, yas ilan edilir. İnsanın içinde yaşattığı duygular nefret ya da özlem olarak açığa çıkar. İnsan gerçeği bilmek ister belki o zaman içi rahat edecektir. Geçmişte yaşanılanların hakikat beyanı yoluyla yapılması, adalete geçiş sürecinde toplumsal uzlaşıyı sağlamakta yardımcı olur düşüncesiyle hakikat komisyonları kurulması fikri ortaya çıkmıştır. Toplumsal uzlaşı, geçmişte yaşananlar hakkındaki gerçekleri bulmak, mağdur ve faillerin yüzleşmesi ile gerçekleşeceği düşüncesinin ardından akıllara gelen bir soru vardır. Geçmişle yüzleşerek aslında geçmiş unutulmaz mı? Fakat birçok akademisyen, uzman; hakikat komisyonlarının geçmişi aydınlatmak ve faillerin bulunması yolunda doğru bir adım olacağını düşünmektedir. Günümüzde Türkiye’de de oluşturulması istenen Hakikat Komisyonları dünyanın çeşitli ülkelerinde kurulmuştur.
1974 - 2007 yılları arasında en az otuz iki hakikat komisyonu yirmi sekiz ülkede kurulmuştur. Bu komisyonların çoğu da son on yıl içerinde oluşturulmuştur. Arjantin (1983- Kaybolan İnsanlar için Ulusal Komisyon), Bolivya (1982 Kayıpların Araştırılması Ulusal Komisyonu), Uganda (1986- İnsan Hakları İhlallerini Araştırma Komisyonu), Haiti (1995- Ulusal Hakikat ve Adalet Komisyonu), Ekvator (1996- Hakikat ve Adalet Komisyonu), Endonezya (Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu)[1] gibi farklı coğrafyalarda hakikat komisyonlarında mağdur ve failler yaşadıklarını anlatmışlardır. Güney Afrika Hakikat Komisyonu’nun göze çarpan farkı ise oturumların herkese açık olması ve medyadan takip edilmesidir.
Bu yazıda öncelikle hakikat kelimesi incelenecek ve Güney Afrika Hakikat Komisyonu üzerinde genel bir bilgi verilecektir. Sonrasında, bu komisyonun özellikleri, nasıl ses getirdiği anlatılacaktır. Hakikat Komisyonu hakkında eleştiriler ele alınıp özellikle Mahmood Mamdani’nin Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’na Göre Hakikat adlı makalesi değerlendirilecektir.


1.      Hakikat Öncesi Benim Ülkem:[2]
Hakikat Komisyonlarını genel olarak tanımlamadan önce, bu konuyla ilgili 2004 yılında gösterime girmiş bir filmden bazı sahneleri aktararak başlamak faydalı olacaktır. Aslında, bu film bir kitaptan esinlenerek beyaz perdeye aktarılmıştır. ‘‘Country of My Skull’’ adlı 1998 yılında çıkan kitap, Antjie Krog tarafından yazılmıştır. Türkçeye çevrilmiş adı ‘‘ Benim Ülkem’’, 2005 yapımı olup 1996 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti hükümetinin bir hakikat ve uzlaşma komisyonu kurduğunu ve kurulun amacının, insan haklarını ihlal edenleri mağdurlarla yüzleştirmek ve ırkçılık suçlarını tespit etmek üzerinedir. Güney Afrika Hakikat Komisyonunu, ülkede neler olup bittiğini barış mesajları vererek anlatır. Geçiş dönemi sürecinde, beyazlar siyahîlere nefret duymakta, iki kesim de düşmanca tavırlar sergilemeye devam etmektedir. Geçiş dönemi aşamasında roller değişmiş gibidir, güç ve kontrol beyaz halkın elindeyken geçiş döneminde siyahîler çiftlikleri talan etmekte, korku saçmaktadırlar, bu sefer zulüm siyahîlerden gelmektedir ama bunu sebebi daha çok ekonomik yetersizliklerden ötürüdür.
Dünyanın farklı yerlerinden gelen muhabirler, Apartheid sürecinde ülkede ne gibi acıların yaşandığını öğrenmek, duruşmalarda olan biteni kaydetmek ve kendi ülkelerine aktarmakla yükümlüdürler. Komisyon farklı mekânlarda, tanıkları ve failleri karşı karşıya getirerek olayları dinler, sonrasında failin özür dilemesi ve affı ile oturumlar acı ve haykırış içinde sonlanır. Cinayet ve işkence suçundan yargılananlar, suçlarını itiraf ettikten sonra, genel af kanunundan faydalanabilmiş ve özgür kalmışlardır. Affedilmek için koşul; faillerin, suçlarında politik bir amaç olduğunu kanıtlamaktır. Failler genelde pişmanlıklarını dile getirirken yapmak zorundaydım, bu bir emirdi, itaat etmezsem maaşım kesilecekti, yasalar izin verdiği için gibi nedenler belirtmişlerdir. Bu sebeplerden anlaşılan, nefret ve kin duygusuyla öldürenlerden başka iyi bir çalışan olma vasfına layık olabilmek, işini kaybetmemek, emre itaat duygusuyla sorgulama yapmadan, düşünmeden gerçekleştirilen insan öldürmeleri de vardır. Şiddet, filmde de yansıtıldığı gibi adeta bir araç haline gelmiştir.
 Af dileyen arınmıştır ve sonrasında daha kolay unutacaktır, katkıda bulunduğu katliam kötülüğün sıradanlaşmış halidir. Kötülük aslında her insanın gerçekleştirebileceği bir şeydir, düşünmeden yapılmış, yasaların meşru kabul etmesi, emre itaat olarak gerekçe verilen ölümlerde kötülük sıradanlaşmıştır, sıradan bir görevli de, bir polis de buna karşı gelememiş ve emre uymuştur; sonrasında da özür dileyerek özgür olmuşlardır.
Hakikat Komisyonu gerçekleri ortaya çıkarırken, birçok failin arınmasına sebep olmuştur. Arendt söz konusu eylemleri gerçekleştirdikten sonra kendileriyle barış içinde yaşamaları ne derece mümkündür sorusunu sorarak failin içinde zaten bir barışa dair bir duygunun olmayacağını kin veya pişmanlığın süreceğini vurgular.[3] Mağdurların, bir din adamı önderliğinde yürütülen komisyon karşısına oturup kendi yakınlarının yaşadıklarını oturum katılımcıları ile paylaşması ve oradaki insanların da bu elemi paylaşmaları bu komisyonun manevi bir katkısının olduğunu da gösterir. İlahiler söyleyen halk, olanların bir daha yaşanmamasını, direnişlerinin bitmeyeceğini ve suçluların da bu komisyona gelip yaptıklarını ifşa etmelerini temenni etmektedir.
Filmin sonlarına doğru, tanık olarak komisyonun önüne çıkmış, ailesinin insanlık dışı muamele ile öldürüldüğüne şahit olmuş ve o olaydan beri konuşmak istememiş siyahî bir çocuğun yaşadıklarını din adamı duruşmadakilere anlatır. Bu suçu işleyen devlet görevlisi ise emre itaat ettiğini yapacak başka bir şeyinin olmadığını söyleyerek çocuğunun karşısına geçer ve üzgün bir ifadeyle özür ve af diler, çocuğun eğitim masraflarını karşılayacağına söz verir. Ortam sakinleşir, herkes çocuğun tepkisini merak etmektedir. Çocuksa beklenmedik bir şekilde, ailesine işkence eden faile sarılır. Burada akla gelen soru, gerçekte de bu yüzleşme böyle mi olmuştur? Ailesi hunharca öldürülen çocuk faile böyle bir yaklaşımda bulunabilir mi?  Aslında çoğu izleyici, çocuğun beyaz adamın canını acıtmasını beklemektedir. Burası filmin, izleyiciye mesaj verdiği yer olarak nitelenebilir: Afrika adaleti böyle bir şeydir, barış; şefkatin adaletidir, biz birbirimize bağlıyız, failleri; pişman olduklarında affedebiliriz, demokratik bir toplum için hazırız vurgusu yapılmıştır.


2.      Hakikat Kavramı:
Hakikat kelimesi insanlara yüce bir anlam aşılar, bu kelime kullanıldığında sanki çatışmaları eksiksiz ve nihai çözüme kavuşturan bir sistemin olduğuna inanılır. Hakikat kelimesi insanlara güven vermektedir. Bu kavramın anlam olarak zorluğunu, ağırlığını Güney Afrika Hakikat Komisyonu da fark etmiştir. Bu yüzden, yayınladıkları nihai rapor da hakikat nedir, kimin hakikati söz konusudur gibi sorularla başlar. Güney Afrika Hakikat Komisyonu dört tane hakikat nosyonundan bahseder:
1. Olgulara - Delillere dayanan hakikat: Adından anlaşıldığı gibi olgularla, delillerle desteklenmiş nesnel süreçler yoluyla elde edilen kesin bilgidir.
2. Kişisel - Anlatısal hakikat: Mağdurun anlatılarıyla ortaya çıkar. Bunlar acının kavranışını oluşturur. Maruz kaldıkları vahşetlerle ilgili geçmişlerini anlatma fırsatı sunarak mağdurların insanlık ve yurttaşlık onurlarını yeniden tesis etmeyi amaçlar. Bu anlatılanlar sayı ve istatistiklerden daha çok etkileyici olmaktadır.
3. Toplumsal - Diyaloga dayalı hakikat: Tartışma ve müzakere ile oluşturulan hakikattir. Buna göre, insan hakları ihlalinin nasıl meydana geldiğinin tek bir tarifi yoktur. Bu yüzdende, tek bir anlatıcısı olamaz. Hakikat çok sesli, değişik görüşleri içinde muhafaza eder.
4. İyileştirici - Onarıcı hakikat: Hakikati, hakikatin ne anlama geldiğini yurttaşların kendi aralarındaki hem de devletle olan ilişkiler bağlamına yerleştiren bir hakikattir.[4]
Apartheid sonrası, müzakere dönemindeki siyasi uzlaşının bir ürünü olan komisyon,  1960-1994 yılları arasındaki ırka dayalı kitlesel insan hakları ihlallerini soruşturmak amacıyla 1995 Ulusal Birliğin Yükselmesi ve Uzlaşı Kanunu ile birlikte kurulmuştur. Burada amaç, bu tür vahşetlerin bir daha tekrarlamasını önlemek ve bölünmüş bir toplumu bir araya getirmektir. Cezalandırıcı - intikam alıcı bir adalet yerine onarıcı bir adalet sistemini oluşturarak demokratik bir yapı oluşturmak amaçlanmıştır.
Hakikat Komisyonu hakkında genel olarak bir tanım yapmak gerekirse; iç savaş, çatışma süreci sonrasında insan hakları ihlallerini ortaya çıkarmak amaçlı itiraf ve tespitlerin söz konusu olduğu, mağdur ve failin yaşananları anlattığı, komisyonun bölgede araştırma yaptığı, insanlık suçlarına dair hakikatin ortaya çıkarılmasını amaçlayan bir mekanizmadır. Ayrıca, faillerin sonraki yıllarda genel afla veya başka bir nedenle cezasız kalmalarını önlemeye yönelik bir sistemdir.
Üzerinden zaman geçen bir olay üzerine yorum yapmak ya da ilgili kişilerin çocuklarını konuşturmak daha hafif bir etki yaratır. Fakat Güney Afrika Modeli olayı bizzat yasayan, olanlara birebir tanık olanların yaşadıklarını anlatması, faillerin ise bir şekilde yaptıklarını itiraf etmesi aşılması oldukça zor bir olay olup, bunlarla yüzleşilmesi de büyük bir değerdir.
Hakikat komisyonun genel özelliklerine bakmak komisyonun yetkilerini anlamak için faydalı olacaktır. Belli bir zaman içinde gerçekleşen insan hakları ihlallerini soruştururlar, adli yapılar değillerdir fakat kısmi hukuki bağımsızlıkları vardır.[5] Geçici yapılardır genelde otoriter rejimlerin bitişinden demokrasiye geçiş safhasında kurulurlar.
Hakikat Komisyonunun ana hedefi olayların oluş biçimi ve nitelenmesi konusunda tam bir mutabakata varmaktan öte olaydaki tarafların birbirlerini anlamaları ve acılarını paylaşabilmeleridir. Güney Afrika Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’nu içerisinde onarıcı adalet olgusuyla Apartheid döneminde işlenen suçların ve Afrika Ulusal Cephesi gibi direniş güçlerinin eylemlerinin sivil ve resmi temsilciler tarafından oluşmuş bir komisyona itiraf edilmesi, faillerin af başvurusunda bulunması, mağdurların tazminat talebinde bulunmaları gibi faaliyetler vardır. 1990’da başlayan geçiş dönemi anayasasının son maddesinde ‘’ böyle bir uzlaşma ve yeniden yapılanma için siyasi amaçlarla ilişkili ve geçmişin çatışmaları içerisinde gerçekleştirilen eylem ihmallerle ilgili af ilan edilecektir hükmü bulunmaktadır[6]. Hakikat Komisyonu burada siyasi uzlaşma zemini olarak kurulduğu düşünülebilir.
Genel olarak, Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu çatışmaların çözümünde başarılı bir mekanizma olarak görülmüştür. Geçmişteki ihlalleri, haksızları, vahşeti gün yüzüne çıkararak Güney Afrika’da demokratik yönetimin başlamasına yardımcı olmuş bir adım olarak görülmektedir.
Hakikat komisyonu; af kavramını sadece adaleti; cezalandırıcı, intikam alıcı olarak görmeyip onarıcı adaletin de var olduğunu, bozulan ilişkileri düzeltmede, düzen ve uzlaşı sağlamada etken olduğunu savunmuştur. Komisyon’daki görüşmeler medyaya sunulmuştur, bazı oturumlar din adamlarının etkin rolüyle ayinlere benzemiştir. Komisyon’un duruşmaları pek çok örnekte kiliselerde yapılmış, oturumlar duayla açıldıktan sonra ilahiler söylenmesiyle devam etmiştir.  Yerel halk katılarak, diğer insanlar ise televizyonları başından olan biteni izlemiştir. Burada hakikat komisyonlarının faydalarından söz etmek gerekirse öncelikle mağdurlar için kamusal bir alan sağlayıp kendilerini ifade etmelerini desteklemişlerdir. Öncesinde görmezden gelinmiş, ihlallere uğramış insanların yaşadıklarını anlatması kendilerinin önemsendiğini hissettirir. Kişisel haklılıklarını insanlarla paylaşmaları kendilerini ifade etmeleri de bu geçiş sürecini olumlu etkiler.
Güney Afrika Hakikat ve Uzlaşı Komisyonu’nda, insan hakları ihlalleri komitesi, af komitesi ve tazmin ve rehabilitasyon komitesi olmak üzere üç komite kurulmuştur.[7] İnsan hakları ihlalleri komitesi, kitlesel insan hakları ihlallerine, ayrımcılığa maruz kalmış insanları bulup bir araya getirmiştir. Yirmi iki bin kurban ifadelerini komisyonla paylaşmıştır. Af komitesi ise,  faillerin doğru ve tam açıklama yapmalarıyla birlikte failleri affetmiştir. Komite, yaklaşık yedi bin başvurudan sekiz yüz elli küsur başvuranın açıklamalarını kabul edip affetmiştir. Tazmin ve rehabilitasyon komitesi ise, kurbanlar için uzun dönem tazminatlarını sağlamak adına bazı politikalar öngörmüştür. Mağdurlara, tazminat vermenin geçmişte yaşanan hak ihlallerini hem de psikolojik, ekonomik mağduriyetlerini telafi etmek için gerekli olduğu düşünülmektedir. İnsan hakları ihlalleri Komisyonu final raporunu 1998 Ekim ayında Nelson Mandela’ya göndermiştir. Af komitesi ve tazminat komitesi ise raporlarını 2003 yılında vermiştir.
Komisyonun gerçekleştirmek istediği, ahlaki düzeni yeniden kurmak, hakikati kayda geçirmek, istenen koşulları taşıyana af çıkarmak, bir insan hakları kültürü yaratmak ve hukukun üstünlüğüne saygı yerleştirmek, geçmişte yaşanan insan hakları ihlallerinin bir daha yaşanmasını önlemektir. Komisyonda, 1960 ve 1993 yılları arasında işlenmiş ağır insan hakları ihlallerini ortaya çıkarmak amaçlanmıştır.
Güney Afrika Hakikat Komisyonu’nun genel sekreteri Martin Coetze hakikat acıtır ama susmak öldürür sözüyle hakikatin uzlaşmaya götüreceğine inandıklarını, insan hakları ihlallerine maruz kalanların da hakikati bilme haklarının olduğuna dair inançları ile komisyon kurulmuştur. Geçiş döneminden sonra kurulacak olan düzenin yalan üzerine kurulması demokrasiye engeldir. Bu yüzden, geçmişle yüzleşmenin gelecek için de bir cesaret olacağı, geçmişe meydan okuma düşüncesiyle yaşanların sadece bilinmesi değil, tanınması ve kabul edilmesi gerekmektedir. Bu tanımayı gerçekleştirmenin en etkili yolu, hatırlama faaliyetleridir. Bunlara ek olarak, Güney Afrika Hakikat ve Uzlaşma Komisyonuna anayasal düzeyde verilen bir yetki ile hakikati sağlamak adına belli bir süre zarfında itirafta bulunarak bildiklerini anlatan faillere af yetkisi tanınmıştır. Bu yetki Güney Afrika için uzlaşmayı sağlayan en iyi yol olarak toplumsal barışın tesisinde çok önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir.
Güney Afrika Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu,  önemli insani değerleri gün yüzüne çıkarmıştır. İç savaş ve çatışma mekânında diyalog ve müzakere ortamı oluşturmuştur. Bir grubun üstün gelen zaferi yerine toplumun uzlaşmasında etken olmuş, uzlaşma ve tanınma kavramlarını dikkatlice kullanmış, gerekiyorsa itiraf etme fırsatı sunarak bağışlama affetme gönüllülüğü ortamı oluşturmuştur. Geçmişi yakıp yok etmek yerine onunla yüzleşmeye çalışmış, kayıtsızlıktan ve kendini haklı görmekten kaçınmış, sivil toplum örgütleri, ticari ve dini kuruluşların çabalarının değeri gibi birçok etken hakikat komisyonlarının başarısını inşa etmiştir.
Güney Afrika’da Apartheid rejiminden sonra bu kadar hızlı ve etkili barış ve demokrasi ortamının gerçekleşeceği tahmin edilmemiştir.[8] Güney Afrika deneyimi insanlara telafi edilemez gözüken çatışmaların bir şekilde barış ve uzlaşma yoluyla düzeltilebileceği imkânını kanıtlamıştır.  
Bir yandan, Güney Afrika’da yaşayanların hayatları tamamen sorunsuz hale gelmiş değildir, halen ciddi ve süregelen sorunlar yaşanmaktadır. Ancak, o koşullarda ve o rejim sonrası bu sistem toplumu kendine getirmeyi başarabilmiştir.
Güney Afrika’daki çatışmalar, Apartheid rejimi salt kabilesel, etnik ya da dinsel bir sorundan kaynaklanmamıştır. Daha büyük bir sorun olan, insanların kültürlerine, dinlerine, etnik kökenlerine ve hatta melez olduklarına bakılmaksızın deri renklerine göre kamusal alandan dışlama söz konusu olmuştur. Beyaz ırk üstün görülüp siyasi ve sosyal alanda söz sahibiyken, siyah derililer temel haklarını bile kullanamamaktaydılar. Beyaz siyah ayrımı ırkçılık ve demokrasi arasında bir çatışmaydı. Zaten, 1958 yılından sonra ırkçı rejim yasalarla desteklenmeye başlamıştır. Beyaz azınlık dışında kalan insanlar vatandaşlık hizmetlerinden, kolaylıklardan, eğitim sağlık gibi hizmetlerden daha az yararlanmışlardır.
Güney Afrika’da oluşturulan komisyondaki hesaplaşma modeli, modelin işleyişi, komisyonun sonuçları medya sayesinde takip edilmiş olup birçok çalışmada örnek teşkil etmiştir. Güney Afrika’da temelde sorunun ırk ayrımı olarak nitelenen sistemin insanlığa karşı suç olduğu bilinmektedir. Bu suçun içerisinde, kamusal alandan uzaklaştırılma, zorla göç ve yerleştirme gibi politikalar bulunmaktaydı ve bu politikalar ülkedeki siyahî halkın baskı ve zulüm altında yaşamasına sebep olmuştur. Böylesine kronikleşmiş ve ağır suçlarla dolmuş bir tarihin yeni bir döneme ihtiyacı vardı ve bu geçişte kurulan hakikat komisyonu ile daha adaletli bir ortam sunması tasavvur edilmişti.
Hakikat komisyonu yargılama ihtiyacının yerine geçemese de,  insan hakları ihlallerine karşı uygulanacak cezai yaptırımların uygulanmasında; bazı eksikliklerin olduğu durumlarda hakikat komisyonu geçmişle hesaplaşma imkânı sağlamıştır, akıllardaki soruları ve boşlukları tanıklarla (fail ve mağdur) bir şekilde giderebilmiştir. Akıllardaki sorularla, geçmişteki ihlallerin nedenini, boyutlarını, sonuçlarını idrak edebilmek için mağdurlara ve faillere ulaşılır. Ne olduğunu açıklamak kadar olayların neden gerçekleştiğini, neden gerçekleşmesine izin verildiğini tanıklardan öğrenmek de oldukça önemlidir. Güney Afrika Hakikat Komisyonu, kamuoyundan gizli tutulanları, sadece o coğrafyada bilinenleri medya aracılığı ile dünyaya duyurmuştur. Toplumda tartışmalara yol açan ve mağdur sayılan kesimin de sesleri dinlenmiştir. Onlar yalan söylese bile o yalanların da bir kesimin doğrusu olduğu kabul edilmiş ve bu tür ayrımcılıkların gelecekte de tekrar etmemesi için siyasi ve kurumsal reformları hedefleyerek böyle bir komisyon oluşturulmuştur.
Açık ve şeffaf bir süreçle, kayıtlar derlendikten sonra insan hakları ihlalleri artık daha fazla inkâr edilememiştir. Şahitler,  tecavüz, işkence, gözaltında ölümleri, siyasi idamları açığa çıkarmışlardır. Bazı durumlarda, kurbanların yakınları kurbanı öldürdüğünü itiraf edenleri affetmiştir. Yerli halkın insan hakları ihlalleri ile ilgili hikâyeler anlatılmış ve uzlaşma ve affetme için komisyonun çağrıda bulunması Apartheid baskısının korkusunu ve ölümcül tarafını yaşayanlar için iyileştirici bir süreç olmuştur. Güney Afrika’nın acı dolu tarihi yerini hesaplaşmanın olduğu bir ortama bırakmıştır ve bu dönem geleceği daha iyi yönlendireceğine inanmışlardı.

3.      Güney Afrika Hakikat Komisyonu Tartışmaları:
Hakikat Komisyonu ülkenin demokratik geçişinin ana unsuru olarak uluslararası alanda tanınmıştır fakat bazı tartışmaya açık yerleri bulunmaktadır. Komisyona yöneltilen en büyük eleştiri ise, mağdurların ihtiyaç duyduğu “uzlaşma” değil, adalet olduğu düşüncesidir. Birçok Apartheid karşıtı aile, yakınlarının ölümüne sebep olanların itirafa ve affa teşvik edilmesi değil, cezalandırılması gerektiğini savunuyordu.
Bazı eleştiriler, komisyonun geçmişinde birçok haksızlıklar yaşansa da Güney Afrika halkını geçmişi unutma yolunda cesaretlendirerek uzlaşma yönünde çabaladığını düşünür. Bu çabanın ülke geleceğini olumsuz yönde etkileyeceğini vurgularlar. Komisyonun insanlara bazı şeyleri hatırlatarak ve pişman olmalarını sağlayarak sonrası için unutmalarını sağlamıştır. Faillerin pişman oldukları ve af dilemeleri ile birlikte vicdanlarını rahatlatmaları aslında istenen bir şey değildi. Faillerin, geçmişte yaptıklarından özür dilemeleri kendilerinin rahatlamasını sağlamaktadır.
 Bazı eleştiriler, Af Komisyonu üzerine düşünüp, af yetkisinin Apartheid sisteminin etkilerini bir bütün olarak göz önüne koymaktansa sadece bireylerin yaptıkları üzerine odaklandığını savunur. Buna ek olarak, af ve bağışlamak için başvuranlar tarafından yapılan itiraflar din adamlarının ana yetkisine maruz kalmıştır. Hakikat Komisyonu içinde birçok rahip bulunmaktaydı ve komisyon için oluşacak toplumsal saygı adına bir semboldü.  Nitekim bazen komisyonun yarattığı hava bir ayin niteliğinde olmuştur. Bu düzen de, seküler bakıştan eleştiri toplamıştır. Diğer tartışmaya açık olay ise, Apartheid’in yapısal şiddeti (ırksal sınıflandırma, ikamet yerini tecrit, zorunlu yerinden edilmeler, kanunları değiştirme) gündeme koymamasıdır yani Hakikat Komisyon’unun görmezden geldiği insan hakları ihlalleri vardır. Dahası, kadın tecavüzleri üstü kapalı geçilmiş, gençler ve çocuklar oturumlarda söz sahibi olmamıştır. Hakikat komisyonu bireysel odaklı inceleme yaparken bazı sorunların da üstünü örtmüştür. Örneğin, 1913 Toprak Kanunu mağdurları, sömürgeciliğin yarattığı elem, zorluklar, Apartheid’in ilk yılları pek gündeme gelmemiştir. Apartheid rejiminde, Güney Afrika ile sınırları paylaşan ülkelerin (Namibya) işledikleri vahşetlere önem verilmemiştir.
Önemli siyasi ve askeri liderler oturumlarda yer almayı reddetmişlerdir ve onlara hiçbir gerçek yaptırım uygulanmamıştır. Bu olaylar, Hakikat Komisyon’unun etkisini azaltmıştır. Güney Afrika’da bulunan uluslararası kuruluşlar, dini kurumlar, medya ve Apartheidden faydalananlar ayrı ve kısa yapılan kurumsal oturumlara tabii tutulmuşlardır.
Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu Güney Afrika’nın sorunlarına tam anlamıyla çözüm bulamamıştır ve uzlaşma olgusu düşünüldüğü gibi kökten olmamıştır. Af ve onarıcı adaleti, ANC ve Ulusal Parti’nin siyasi uzlaşı ürünü olduğu düşünülmektedir. Güney Afrika’nın meşru olarak oluşturulacak siyasi istikrara ihtiyacı vardır. Bu tür eksiklerinin olmasının yanı sıra şüphesiz dünya çapında etkisini duyurmuştur. Apartheid gerçeğini ortaya çıkarmada ve sosyal uzlaşının oluşmasında Hakikat Komisyonu önemli bir role sahiptir. Çatışma çözümleri için bir örnek teşkil etmiştir. Tüm süreç bir arınmayı hedeflemekteydi, geçmişle yüzleşerek geçmişi unutma niyetindeydi.
a.      Mahmood Mamdani, Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’na Göre Hakikat:
Mahmood Mamdani’nin; Afrika ve sömürgecilik, siyaset, kültür, Ruanda soykırımı üzerine çalışmaları bulunmaktadır. Mamdani’nin Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’na Göre Hakikat adlı makalesinden genel bir taslak çizilirse, hakikat komisyonunun, Apartheid rejimini sistemsel olarak bir bütünlük içinde değil de yaşanan ihlalleri, vahşeti bireyler üzerinden ele aldığı anlatılmaktadır. Irkçı sistemin uyguladığı zulüm sorgulanmamış, bireyler üzerinden hareket ederek, ırkçılığın ele alınıp sorgulanmasından öte bireyler nezdinde açığa çıkan boyutlar üzerinde durmasını eleştirir. Apartheid rejimi boyunca, yasalar nedeniyle insanların zorla yerinden edilmesi, göç ettirilmesi, sayısız tutuklamaların yaşanması gibi olayların göz ardı edildiğini, Apartheid rejiminin yapısal ve sistemli olarak uyguladığı şiddeti göz ardı eden ve bu sistemden faydalananlardan hesap sorulmadığını belirtmiştir.
Mamdani’nin yazısında, Güney Afrika Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’nun Af Komitesi ve komisyonun diğer iki komitesinin farklı oluşturulduğunu belirtir. Af Komitesi ve Ana Komite’nin verdiği kararların oranı- ağırlığı ve tayin biçimleri farklıdır. Ana Komite’nin üyelerinin seçimi şeffaftı ve 17 kişi atanmıştır. Af Komitesi’ne tayin ise ana komisyondan bağımsız olarak yapılmış olup, bu komiteye üç üye ve iki yargıç atanmıştır.[9] Af Komitesi, failler için oluşturulmuştur ve bu komitenin kararları sayıca azlığa rağmen komisyonca ve hükümet nezdinde bağlayıcıdır. Buna karşın, Ana Komite’nin verdiği kararlar çoğunluğun kararı olsa da tavsiye niteliğindeydi. Ana Komite çalışmalarını ivedilikle hazırlayıp raporlarını sunarken, Af Komitesi ise çalışmalarını Mayıs 2001 tarihine kadar sürdürmüştür. Mamdani, buradaki ayrıcalığın sorgulanması gerektiği kanaatindedir. Buna ilişkin, Mamdani’nin düşüncesi, af, Apartheid sonrası Güney Afrika’ya yön veren siyasal pazarlığın bir parçasıdır.[10] Af Komitesi’nin kararları ağır basarken diğer komitelerin çalışmaları boşuna olmuştur. Çünkü affın koşulları Hakikat Komisyonu’nun işleyişini belirlemiştir. Apartheid zamanının siyasi liderlerine bir af sözü vermeden siyasi uzlaşının olmayacağı herkes tarafından idrak ediliyordu. Burada, affedilen siyasi liderlerin arınması aslında geçmişi unutmaya tekabül etmektedir. Güç ilişkileri bu hakikati arama sürecinin sınırlarını fazlasıyla çizmiştir. Bu hakikati arama süreci, yeni güç ilişkilerini de desteklemeye göz yumacak karakterdedir çünkü siyasal pazarlığın sınırı hakikat arayışının da sınırını çizmiştir. Siyasal pazarlığın bir parçası olan komisyon, geçmişte olanları aslında unutturmaya yönelik bir kurtuluştu. Burada anlaşılması gereken,  hakikat komisyonu siyasi pazarlığı kendi ürettiği hakikat üzerinde destekleyerek siyasi pazarlığı meşru ve masum hale getirmiştir. Burada af için başvurmayanlar, günahkâr olarak görülmüş, başvuranlar ise siyasal pazarlık içerisinde günahlarından arındırılmışlardır. Hâlbuki iki fail grubu da aynı suçu işlemiştir.
Hakikat bir kişiye ait değildir ve çoğuldur. Önemli olan, kimin hakikat anlayışı- tanımı en çok sayıda insanın deneyimini içermeye daha yakın olduğudur. Mamdani,  Hakikat Komisyonu’nun hakikat yorumu en çok insanın deneyimi değil de küçük bir azınlığın deneyimini yansıtan dar bir mercek olduğunu savunur[11]. Küçük bir azınlık denilen grupta faillerden devlet görevlileri ve mağdurlardan da siyasi aktivistler yer almaktaydı. Hakikat Komisyonu yirmi bin Güney Afrikalıyı mağdur olarak tanımlarken geride bırakılan her şeyden mağdur sessiz çoğunluğu açıkta bırakmıştır. Fırsatları eşitleyen ve hayatta kalanların kazandığı bir zafer değildi.
Güney Afrika’da Apartheid sonrası insanlar bir arada yaşayarak, geçmişteki kimlikleriyle yüzleşerek yeni ve ortak kimlikler oluşturmak zorundaydılar. Apartheid rejiminde, siyasi şiddetle birlikte bireylerden öte toplulukları ve belli gruplar hedef alınmıştır. Burada amaç, insanların yaşamlarını ellerinden almak ve onları müksüzleştirmekti[12]. Böyle bir rejim sonrası, Apartheid’den istifade edenlerle mağdurların barışçıl bir şekilde yaşaması hakikat komisyonu ile çözümlenecek bir yapıdan fazlasını gerektirmektedir. Gerekli olan, hakikati çoğunluğun bakış açısından yeniden tanımlamaya çalışan komisyona ihtiyaç vardı. Bu tür bir komisyon, hem Apartheid’i farklı kılan şiddet türünü hem de Apartheid’den istifade edenlerle onun mağdurları arasındaki ilişkiyi kapsayabilen bir hakikat üretirdi.
1960 - 1982 yıllarında zorla yerinden insanlar, mülksüzleştirilenler, geçim yolları yok edilenlerin yaşadıkları sosyo-ekonomik süreçlerin kendiliğinde oluşan bir sonucundan öte devletin uyguladığı şiddetti. Maruz kalan grup mağdur, görünmeyen, sesi çıkmayan gruptu. Mamdani’nin eleştirisi bu toplumsal felaketin mağduru olan bir topluluk için yeterince açık bir ihlal varsa Hakikat Komisyonu neden bu insan grubunu mağdur olarak tanımlamamıştır.
Yasalar, Hakikat Komisyonu’na 1960 sonrası yaşanan hak ihlallerini tarihsel bir süreç içine yerleştirmeyi düşünmüştür. Yasalar, değiştikten sonra önceden suç diye kabul görülenleri meşru hale getirmiştir. Örneğin, toprak kanunları, göç kanunları, geçiş izin kanunları belirli insanların belli bölgelere hapsedildiği, mülklerine al konduğu ve yasalarla emeğin sömürgeleştirildiği şiddeti vurgulayan bir rejim yorumu daha farklı bir hakikati ortaya çıkarabilirdi. Apartheid kanunlarını ihlal eden eylemleri dikkate alan Hakikat Komisyonu’nun daha önce suç sayılan ihlalleri yerine getirenleri sorgulamaması eleştiriye açıktır.
Örneğin, 1950’lerde Güney Afrika mahkemeleri kentlerde yaşayan Afrikalılar için yargısız tahliye ve ihraç uygulamalarında durdurma kararı aldı. Altı yıl sonra, bu durdurmayı yasaklayan kanun çıkarıldı. Bu kanun ülkenin herhangi bir yerindeki Afrikalılar yönelik zorunlu göç talimatlarına yetkili mahkemelerin karışmasını yasaklıyordu. Yetkililer de, hukukun üstünlüğü diye bu yasağa uymayı uygun gördüler. Hakikat Komisyonu’nun belki de vermek zorunda kaldığı en büyük ödün Apartheid’in kanun fetişizmini kabul etmek ve sorgulamamak oldu.[13] Güney Afrika mağduriyetini Hakikat Komisyonu vurgulamayı ihmal etti. Hakikat Komisyonu’nun yaptığı, işgalcileri aydınlatarak onları mağdurlarla eşit vatandaşlar olarak yeniden üretmiştir. Bu yüzden de, fayda sağlayanların ihlaller konusunda olumsuz sonuçları gidermek konusunda sorumluluk taşımadığı söylenebilir. Apartheid mağdurlarının çoğu Hakikat Komisyonları’nca yazılan tarihin dışına itilmiştir. Böylece, faydalananlar ile mağdurlar arasındaki uçurum büyümüştür.
Sonuç Yerine:
Hakikat Komisyonları, ihlalleri ve acıları orta çıkarırken aynı zamanda hükümeti, failleri tekrardan meşrulaştırmıştır. Hakikat Komisyonu ihlalleri ortaya çıkararak hem mağdurların acılarını paylaşmaları için platform sağlamış hem de faillerin arınmasın yönelik bir eylem olmuştur. Aslında, hakikat komisyonları hatırlandıkça ve liderlerin faillerin özür dilediği yaptıklarını itiraf ettikleri nesilden nesile aktarıldıkça failleri de kahraman yapacaktır. Failler de mağdurlar üzerinden arınmışlardır. Mağdurlara daha çok acınmıştır. Hatırlayarak veya unutarak geçmişle hesaplaşmak aslında geçmişte yapılanları bir daha tekrarlamayı tetiklemektedir çünkü vicdanı rahatlayan insan sonrasında da bu tür bir öldürmeye meyillenebilir, af kavramı unutturmayı hızlandırabilmektedir. Duruşmalarda af dileyen failler sonrasında yaptıklarından arındıklarını düşünerek geçmişte yaptıklarını daha kolay unutacaktır.

Kaynakça:
Amnesty International, Truth Commissions, http://www.amnesty.org/en/international-         justice/issues/truth-commissions, erişim tarihi. 16.11.2011.


Arendt, Hannah, Kötülüğün Sıradanlığı Adolf Eichmann Kudüs’te, Çev. Özge Çelik, İstanbul: Metis Yayınları, 2009.


 Birdal, Alper, Hakikatleri Araştırma Komisyonu, Sol, 24 Ocak 2011, http://haber.sol.org.tr/yazarlar/alper-birdal/hakikatleri-arastirma-komisyonu-38392, erişim tarihi:25.12.2011

 Freeman,Mark, B.Hayner, Hakikat Beyanı, Geçiş Döneminde Adalet İçin Uluslararası Merkez, http://www.scribd.com/doc/57525219/Freeman-ve-Hayner-Hakikat-Beyan%C4%B1, erişim tarihi:22.12.2011.

Mamdani, Mahmood, Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’na Göre Hakikat, Hakikat, Adalet, Hafıza,http://hakikatadalethafiza.org/uluslararasi_kaynak.aspx?GResourceId=14&LngId=1,erişim tarihi:12.12.2011.


Nolan, Albert, South African Experience, The Pastoral Review, http://www.thepastoralreview.org/cgi-bin/archive_db.cgi?priestsppl-00095, erişim tarihi. 16.12.2011.


Sancar, Mithat, Geçmişle Hesaplaşma: Unutma Kültüründen Hatırlama Kültürüne, İstanbul: İletişim Yayıncılık: İstanbul 2008.




[1] Amnesty International, Truth Commissions, http://www.amnesty.org/en/international-justice/issues/truth-commissions, erişim tarihi. 16.11.2011.
[2] Hakikat kavramı anlatılmadan önce filmden bazı olaylar anlatıldığı için böyle bir başlık kullanılmıştır.
[3] Hannah, Arendt, Kötülüğün Sıradanlığı Adolf Eichmann Kudüs’te, Çev. Özge Çelik, İstanbul:Metis Yayınları,2009.
[4] Mithat Sancar, Geçmişle Hesaplaşma: Unutma Kültüründen Hatırlama Kültürüne, İstanbul: İletişim Yayıncılık:İstanbul 2008,sf:106-107.
[5]  Mark Freeman, B.Hayner, Hakikat Beyanı, Geçiş Döneminde Adalet İçin Uluslararası Merkez, http://www.scribd.com/doc/57525219/Freeman-ve-Hayner-Hakikat-Beyan%C4%B1, erişim tarihi:22.12.2011.
[6]Alper Birdal, Hakikatleri Araştırma Komisyonu, Sol, 24 Ocak 2011, http://haber.sol.org.tr/yazarlar/alper-birdal/hakikatleri-arastirma-komisyonu-38392, erişim tarihi:25.12.2011
[7] Mahmood, Mamdani, Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’na Göre Hakikat, Hakikat, Adalet, Hafıza, http://hakikatadalethafiza.org/uluslararasi_kaynak.aspx?GResourceId=14&LngId=1, erişim tarihi:12.12.2011,sf:1.
[8] Albert Nolan, South African Experience, The Pastoral Review, http://www.thepastoralreview.org/cgi-bin/archive_db.cgi?priestsppl-00095. , erişim tarihi. 16.12.2011.
[9] Mahmood Mamdani, Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’na Göre Hakikat, Hakikat, Adalet, Hafıza, http://hakikatadalethafiza.org/uluslararasi_kaynak.aspx?GResourceId=14&LngId=1, erişim tarihi:12.12.2011,sf:1.
[10] A.g.k., sf:1
[11] Mahmood Mamdani, Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’na Göre Hakikat, Hakikat, Adalet, Hafıza, http://hakikatadalethafiza.org/uluslararasi_kaynak.aspx?GResourceId=14&LngId=1, erişim tarihi:12.12.2011,sf:2.
[12] A.g.k, sf:4.
[13] A.g.k., sf:6.


1 yorum:

Adsız dedi ki...

hiya and welcome gloryheaven88.blogspot.com owner discovered your blog via Google but it was hard to find and I see you could have more visitors because there are not so many comments yet. I have found website which offer to dramatically increase traffic to your site http://mass-backlinks.com they claim they managed to get close to 4000 visitors/day using their services you could also get lot more targeted traffic from search engines as you have now. I used their services and got significantly more visitors to my site. Hope this helps :) They offer best services to increase website traffic at this website http://mass-backlinks.com

Etiketler

göbek eritme (3) candan erçetin (2) kanarya (2) temizliği (2) tubun faydaları (2) 19 (1) 1970 (1) 200 tane gezegeniniz varmış gibi yaşıyorsun ancak yalnızca bir dünyamız var (1) 35 ölü (1) A1 (1) AGİT (1) Affrican Commission (1) Afrika Şartı (1) Madde 19 vatandaşlıktan çıkarılma (1) Mahkeme (1) Mariami Abduselişi (1) O beni “Herhalde” sevmiş. (1) Women's Rights (1) acıtıyor (1) adım google'da çıkmasın (1) algı gerçektir (1) altın (1) altınları (1) amniyo sentez (1) amniyosentez (1) ankara (1) arama motoru (1) asma (1) auto erotic asphixication (1) ayak (1) ayak temizliği (1) azınlık hakları (1) ağlamak (1) ağız kokusunu önlemek (1) babet yara yaptı (1) bahar (1) baklava (1) bakım (1) balböceği (1) barış manço (1) batı trakya türkleri (1) bel kemeri (1) brokoli salatası (1) brugge porselen (1) brütüs (1) bulantı (1) buzdan müze. (1) böğürtlenimsi (1) can dündar (1) caught in the middle (1) cemal süreya.. (1) depeche mode (1) deprem (1) dirsek bakımı (1) diş eti (1) diş ipi (1) diş sağlığı (1) dondurma (1) dondurucu soğuk (1) downsendromu (1) düğün davetleri (1) el ayak bakımı (1) el kuruluğu (1) el nemlendiricisi (1) elma (1) elmalı cevizli puding (1) fahri (1) forum (1) foça (1) free love (1) funda arar (1) geceler. (1) genetik hastalıklar (1) genç (1) godotyu beklerken (1) google (1) gögüs (1) gökçe (1) güney afrika (1) güneşli bir sabah (1) hakikat komisyonu (1) havilland krem (1) hepatit b (1) hitler (1) hocam (1) hz.muhammet (1) iktisat (1) ileri yaştaki kadınlar (1) ipuçları (1) ishal (1) istanbul (1) isviçre (1) italy (1) jane eyre (1) jinekoloji (1) jooble (1) jooble-tr.com/ (1) joseph (1) julide ateş (1) kadınlar için şınav (1) kafes temizliği (1) kanser riski (1) karartma günleri (1) karpuz çekirdeği (1) karsı dağların heybetinden mi gireyim?? (1) karın düzleştirme (1) kavun (1) kazaklı tüy =) (1) kilo almak (1) kissing you goodbye (1) konular (1) kpss (1) kuklagiller... (1) kusma (1) kuyumcu (1) külah (1) külah pasta (1) kırmızı turp (1) kızgın güneş (1) lavanta (1) lavanta çayı (1) leperuj (1) leyla ile mecnun (1) mekik (1) mengele (1) muhabbet kuşu (1) muhabbet kuşu bakımı (1) muhabbet kuşu banyo (1) muz sesleri (1) nara (1) nedensiz (1) nelson mandela (1) oldies (1) pamela anderson (1) patatesli börek (1) patatesli peynirli börek (1) patos (1) pervasız (1) peygamber efendimiz (1) peynir (1) phokaia (1) plastik su şişeleri (1) porselen bebek (1) poselen bebek (1) push up (1) rafet el roman nerdesin (1) roboski (1) sarı lira (1) sayesinde (1) sende mi brütüs (1) senede bir gün (1) sivrisinek (1) sivrisinek kovar (1) soframız (1) sor dağılımı (1) sosyal (1) soğan (1) star tv (1) storia di un tale (1) su (1) suluk (1) sus küçüğüm söz büyüğün (su küçüğün söz büyüğün (1) süt (1) sınav nasıl çekilir (1) sırt yağı eritme (1) tam buğday ekmeği ve faydaları (1) ters mekik (1) the gummy bear (1) the pierces (1) tooner dolls (1) torba (1) trt haber (1) tuttu fırlattı (1) tüylenmiş kazak (1) uludere (1) under the tuscan sun (1) uygun ayakkabı seçmek (1) vasiyet (1) yalnızlık 2013 (1) yalnızlık kalbimin ilelebet sahibi (1) yaz salatası (1) yağ yakan besinler (1) yağ yakma (1) yeni logo star tv (1) yeşillik (1) yorgun (1) yorulmadan zayıflama (1) yumurta (1) yüzünden.. (1) zayıflamak (1) zeybek vs yunanistan davası (1) çanta (1) çat pat deil sular seller gibi (1) çıtır börek (1) çığlık (1) ölüm orgazmı (1) öteki kadın (1) özel geceler çin (1) üniversite (1) şınav (1)